Hiç Bilmediğimiz Ama Halen Sürdürdüğümüz Şamanist Geleneklerimiz
Ne kadar Müslümanız desek de günlük yaşantımızda önceki dinlerimizden bilhassa şamanistlikten kalma pek çok adet ve uygulamayı farkında bile olmadan yaşatmaya devam ediyoruz…
Şamanizmden geldiğiniz bilmeden hatta bazılarını İslam inancının parçası zannederek günlük yaşantımızda halen sürdürdüğümüz şaman geleneklerimizden sadece birkaçı şunlar:
Günlük Yaşamdaki Şamanizm Geleneklerimiz
Kurşun Dökmek
Kurşun dökme adeti Şamanizm geleneklerindendir. Şamanizm’de buna “kut dökme” denir. Kötü ruhlardan birinin çaldığı kutu yani “talih, saadet unsurunu” geri döndürmek için yapılan bir sihirsel bir ayindir.
Kırmızı Kurdele Bağlama
Gelinliğin üzerine bağlanan kırmızı kurdeleler, nişan törenlerinde yüzüklere bağlanan kırmızı kurdeleler, okumaya yeni geçmiş çocukların yakasına takılan kırmızı kurdeleler; hep uğuru ve kısmeti temsil eder. Ayrıca Şamanizm’de kırmızı kurdele bağlamanın; kötü ruhların şerrinden korunma sağladığına inanılır.
Mezar Taşları
Günümüzde toplumda ulu kabul edilen kimselerin ölümlerinden sonra ruhlarından medet ummak ve mezarlarının kutsanışı Şaman geleneğin devamıdır. Mezarlara taş dikilmesi ve bu taşın sanat eseri haline getirilecek kadar süslenmesi İslam coğrafyasında sadece Anadolu’da görülmektedir.
Dilek Tutmak
Dilek tutmak da Şamanizm kökenli bir davranış şeklidir. Tabiat ruhlarının dileklerin gerçekleşmesine aracılık ettiğine inanılır. Ancak burada kast ettiğimiz; İslami inançta yer alan dua etmekten tamamen farklı bir uygulamadır. Örneğin; kayan bir yıldız (göktaşı) görüldüğünde dilek tutulması gibi uygulamaları kast etmekteyiz.
Köpek Ulumasının Uğursuz Sayılması
Şamanizm inancına göre; köpek, bir ruhun yaklaştığını uzaktan acı ulumayla haber verebilmektedir. Sıradan bir kişinin bu ruhu görmesi; onun pek yakında öleceğine işaret sayılır. Anadolu’nun kimi yerlerinde köpek uluması uğursuz sayılmaktadır. Köpeklerin bazı olayları önceden algıladıklarına ve bunu uluyarak anlattıklarına inanılır.
Kullandığımız Geleneksel Kilim Motifleri
Eski Türklerde bir Şaman’ın giysisine yılan, akrep, çıyan, kunduz gibi yabani hayvan şekilleri çizmesinin; bu hayvanları topluluğun yaşam alanlarından uzak tutmaya yardımcı olduğuna inanılırdı. Günümüzde Anadolu’da özellikle Türkmen köylerinde dokunan halı, kilim, örtü ve perdelere işlenen bu desenler, giysiler üzerinde kullanılan motifler söz konusu inanıştan kaynaklanır.
Müzikli Mevlit ve İlahiler
Şamanlar dini ayinlerinde davul ve kopuz kullanmışlardır. Müzik hayatın ve ayinlerin değişilmez bir parçasıdır. Oysa İslam dininde Kuran’ın müzikle okunması kesinlikle günahtır. Şaman geleneğinin devamı olarak Anadolu’da Hz.Muhammed’in (s.a.v.) Hz.Ali’nin (r.a.) hayatları müzikle okunmaktadır. Mevlit ve İlahiler sadece Anadolu’da uygulanan müzikli anlatımlardır. İslam dininde ölünün ardından mevlit merasimi diye bir uygulama yoktur. Osmanlı tarihinde ilk Mevlit, 1409-10 yıllarında aslen Bursalı bir fırıncı ustası olan Süleyman Çelebi tarafından yazılmıştır.
Su İçerken Kafanın Elle Desteklenmesi
Su içerken kafanın elle desteklenmesi uygulaması bir Şaman geleneği kalıntısıdır. Şöyle ki su içerken insan akli başından kaçabilir diye kafa elle tutulurmuş.
Mezarlardaki Küçük Suluklar
Mezarların ayak ucunda bulunan küçük suluklar; ruhların susadıkları zaman kalkıp oradan su içmeleri inancına dayanır. Ayrıca kuşların, böceklerin o suluklardan su içmesinin, ölmüş kişinin ruhuna fayda edeceğine inanılır. Şaman kültüründe, ayinlerde kullanılan yardımcı ruhlar, kuş biçiminde tasvir edilmişlerdir. Kuş biçiminde düşünülen bu ruhlar Şamanlara, gökyüzüne yapacakları yolculukta yardımcı olmaktadır.
Yukarıda Allah Var Deyimi
Yukarıda Allah Var deyimi ve bununla ilintili olarak Allah’ın / Tanrının gökyüzünde bulunduğu – ikamet ettiği düşüncesi Tengrizm inancından kalmıştır. Bu anlayıştan dolayı dua ya da işaret ederken eller gökyüzüne açılır.
Sağ Ayakla Girip Çıkmak
Kapıdan çıkarken sağ ayağın önde olması da Şaman kültüründen kalma bir ritüeldir. Sol ayakla geçmenin kişiye uğursuzluk getireceğine inanılır.
Arkadan Su Dökerek Uğurlama
Şaman kültüründeki suyun kutsallığı olgusunun doğurduğu adettir. Su berekettir, kutsaldır. “Su gibi çabuk dön, ak geri gel, ak çabuk, kazasız belasız git” demek için su dökülür gidenin arkasından.
Türbelere, Ağaçlara, Çalılara Bez ve Çaput Bağlamak
Türbelere, ağaçlara, çalılara bez veya çaput bağlamak, Şamanizm inancından kaynaklanan dilek dileme şeklidir. Küçük kumaş parçaları genel olarak ağaçlara çok önem verildiğinden ve yaşamın sembolü kabul edildiğinden ve yaşam üzerinde muazzam etkileri olduğu düşünüldüğünden, bunların dallarına bağlanır ve dileğin gerçekleşmesi beklenir. Günümüz Türkiye’sinde bu eski gelenek halen devam etmektedir. Temelinde ise doğadaki her varlığın bir ruhu olduğu inancı yatmaktadır.
Tahtaya Vurma
Eski Türkler göçebe oldukları için daha önce girmedikleri ormanlara girerken, ormandaki kötü ruhları kovmak için ağaçlara vurup bağırarak gürültü çıkarırlarmış. Bu davranış aynı zamanda doğa ruhlarına kötü olayları haber verip, onlardan korunma dilemek amaçlıdır. Tahtaya vurma adeti, sadece Türk kültüründe değil bir çok Avrupa kültüründe de vardır.
Ölünün Ardından Belirli Aralıklarla Toplanmak
Birisi öldükten sonra evinde toplanıp dua okumak, bu toplanma işini 7, 21, 40 günde bir tekrarlamak gibi eylemler de Şaman kültüründen kalmadır. Eski Türk inanışına göre ruh fiziki bedenini 40 gün sonra terk etmektedir. Vefat edenin “40’ının çıkması” deyimi vardır. Şamanizm’de ölen kişinin ruhu evi terk etsin, göğe yolculuğuna başlasın, öteki ruhlar doluşmasın diye insanlar ölen kişinin evinde toplanıp ayin yapar, yas tutarlar.
Çocuklara Doğadan Esinlenen İsimler Koymak
Orta Asya Toplulukları (Eski Türkler) doğada bazı gizli kuvvetlerin varlığına inanmışlardır. Doğa güçlerine itikad, hemen hemen bütün halk dinlerinde mevcuttur. Fiziki çevrede bulunan dağ, deniz, ırmak, ateş, fırtına, gök gürültüsü, ay, güneş, yıldızlar gibi tabiat şekillerine ve olaylarına karşı hayret ve korkuyla karışık bir saygı hissi eskiden beri olmuştur. Çocuklarımıza verdiğimiz isimlerin birçoğu da bu derin bağlardan kaynaklanmaktadır.
[…] Larnaka yakınlarında bulunan Hala Hatun Türbesinde boşlukta duran bir taşın bulunduğuna dair bir inanç söz konusudur. Hazreti Muhammed’in Halası (Ümmü Harem) […]