Bir Çobanın Cinle Evliliği

62
3
(2)
Hikayenin Anahtar Kelimeleri

Paranormal Deneyim, Yaşanmış Korku Hikayesi, Türk Korku Hikayesi, Cinle Evlilik, Cinler Alemi, Cin Düğünü, Hikaye Okuma

Ben, Nuri, Urfa’da çobanlık yapmaktayım. Bu iş, bana babamdan kalan bir iş değil ve daha önce de bu işi yapmışlığım yok. Yaşım 41. İşlediğim cinayet sonucu cezaevinde 9 yılım geçmişti, çıktıktan sonra sabıka sıkıntısı yüzünden kafama göre iş bulamamıştım. Bir iş ilanında çobanlık işi görünce bu işi yapmaya karar verdim, aradım ve görüştüm. Sabıkalı olduğumu söyledim, sağ olsun adam anlayışla karşıladı beni. “Sen cezanı çekmişsin, bu beni ilgilendiren bir şey değil. Senden tek istediğimiz hayvanlara iyi bakman ve işini iyi yapman” dedi.

Tecrübem olmadığını söylediğimde, çobanlık işinin tecrübe isteyen bir iş olmadığını söyledi. Aynı gün işi kavrar zaten, demişti, buna sevinmiştim. Yazın kavurucu sıcağı vardı. İlk günüm çok iyi geçmişti, 25 büyükbaş hayvanla birlikte günlerim su gibi akıp gidiyordu. İlk zamanlar, gecenin korkunç bir atmosfere bürünmesine pek alışamamıştım. İster istemez bazen korkuyor, uyusam bile en ufak sese korkuyla uyanıyordum, belki de onca hayvanın sorumluluğu bende olduğundan tedirgin oluyordum. Bilmiyorum. Sonra yabani hayvanlar dışında pek bir tehlikenin olmadığını öğrenmiştim.

Bir gün hayvanlarla bayağı açılmıştı, gün batımı saati bulunduğum yeri uygun görerek orada sabahlamaya karar verdim. Akşam yemeğimi yedikten sonra biraz uzandım, kulağıma bazı çalgı sesleri gibi bir şeyler geliyordu. Bildiğim kadarıyla buralarda kimse yoktu, sese kulak vermeye başladım. Sesler net duyuluyordu, bildiğiniz çalgı sesleriyle vardı, arkasından geliyordu sanki. Bu sesler yavaşça yerimden kalkarak o tarafa doğru baktım. Sanki birileri ateş yakmış ve orada kalabalık varmış gibi gibiydi. Gidip bakmaya karar verdim, tepe arkasına yaklaştığımda sesler daha çok gelmeye başlamış, ateşin etrafa saçtığı aydınlık daha belirgin bir hale dönmüş ve bunun yanan bir ateş olduğu kesinleşmişti.

Artık yanan ateşi net görebiliyordum, etrafında simsiyah bazı varlıklar hızla dönüyordu, ellerindekini nasıl bir şey olduğunu tam anlayamadığım bazı çalgılar vardı. Korkuyla onları izlemeye başladım, ateşin etrafında dönerken sanki yürümüyor da süzülüyor gibiydi, değişik sesler çıkarıyor ama söylediklerini anlamıyordum. Tüylerim diken diken olmuştu, tam geri dönüp uzaklaşmaya karar verdiğim an aniden çok güzel bir kadın gördüm, karşımda.

“Bu kadın öyle güzeldi ki, inanın insanlarda böyle bir güzelliği daha önce hiç görmedim. Beni sanki büyülemişti, öyle tatlı gülümsüyordu ki, gözlerimi ondan alamamıştım. Üstelik, aklımı başımdan almışçasına korku morku yoktu bende. Bana elini uzatarak, ‘Hadi gelsene düğüne katılsana’ dedi. O an ben, ben olmaktan çıkmışım, o güzelliği karşısında adeta büyülenmiş gibi bana uzattığı eline hemen karşılık vererek ona elimi uzattım. Aklımı başımdan almıştı. Bu güzellik üzerinde parıldayan çok güzel bir elbise vardı. Saçları uzun, gözleri masmaviydi. Beni götürüp düğüne kattı.

Etraf çok dumanlıydı, bir sürü varlık vardı. Hepsi bize bakıyordu. Tam ateşe yaklaştık, etrafımızda hızla dönmeye başladılar. İşin garip yanı, hiç korkmuyordum ve sanki gördüklerimin hiç yabancısı değilmişim gibi, gayet normal bir şekilde olan biteni izliyordum. Bu bayan hiç elimi bırakmıyordu, sürekli gülümseyerek bana bakıyordu. Aniden sesler kesilmiş ve herkes bize taraf bakıyordu. İçlerinden, yine yüzünü görmediğim, fakat bunun bir dişi olduğuna emin olduğum biri, elindeki iki fincan kahveyle bize taraf gelerek, ilk kahveyi ona, ikinciyi de bana uzattı.

İlk yudumu aldığımda, kahve olduğunu sandığım şeyin, bizim içtiğimiz kahveden çok farklı olduğunu anlamıştım. Tadı bana çok acı gelmişti, ama ilk yudumu aldıktan sonra ikinci yudumu tekrar istemiştim. Kahveyi bitirmiştik, biri üzerimize bir şeyler serpiştirdi. Birden uyandım. Ne oluyor, ben neredeyim, hayvanlarım nerede? Aklım karışmıştı. Birazdan aklım başıma gelmişti. Olan bitenin bir rüya olduğunu düşündüm. Ama madem bu bir rüyaysa, neden ben hayvanların bulunduğu yerde değildim? Buraya nasıl geldim?

Hızla hayvanları akşam son bıraktığım yere gittiğimde, çok şükür hayvanların orada olduğunu görebilmiştim. Oturup biraz düşünmeye başladım. Yok yok, bu bir rüya olamazdı. O kadın kimdi? Gözlerim halen onu arıyordu, yanan ateş, o gördüklerim… Neyin nesiydi? Bu o güzel kadın nerede? Kadın beni öyle çok etkilemişti ki, bir ara bunun bir rüya olduğunu düşünerek çok üzülmüştüm. Keşke bu gerçek olsaydı diye düşündüm. Aradan 2 ay geçmiş, 2 ay süresince işimi aynen yapıyor fakat son yaşadığım durum dışında hiçbir şey yaşamamıştım, ama hala o anı unutamamışım.

“Rüya da olsa, gerçek de olsa o kadın çok güzeldi ve iyi ki de yaşamışım böyle bir şey diyordum. Yine bir gün, henüz gün batmadan kavurucu sıcakların olduğu bir dönemde, bir ağacın altına geçip sırtımı ağaca yaslayarak dinlenmek ve serinlemek istemiştim. Sırtımı ağaca dayalı bir vaziyette uyumuşum. Bir şeyin bana seslendiğini duyabiliyordum, gözümü açtığımda hava çok kararmış ve karşımda o bayanı gördüm. Yine aynı şeyleri yaşıyordum, hiç tereddüt etmeden yavaşça hemen ayağa kalktım. Yine bana gülümsüyordu ve öyle güzel ki, güzelliği karşısında beni büyülemiş gibiydi.

Aklımı başımdan alıyordu bu güzellik. İki elini uzatarak bana sarıldı, ‘Seni çok özledim’ dedim. ‘Hep seni düşündüm, neredeydin? Neden hiç gelmedin?’ diye sorunca, artık hep benimle olacağını ve bir daha hiç gitmeyeceğini söyledi. O gün olan olmuştu, bu benim için çok güzel bir duyguydu. Her gittiğim yerde benimle oluyordu ve halen çobanlık yapmaktayım. Şu an bir de çocuğumuz var. Bana her konuda yardımcı oluyor ve sürekli benimle. Hayvanların sahibi olan aile beni çok sevmiş ve beni akrabalarının bir kızıyla evlendirmek istemişlerdi ama ben bu tekliflerini kabul etmemiş ve evlilik gibi bir düşüncemin olmadığını söylemiştim.

Neden evleneyim ki? Ben zaten böyle iyiyim, onun sayesinde birçok varlığa sahip oldum. Yakında çobanlığı bırakarak, şehir merkezi dışında uzak bir yerde bir ev yapmayı düşünüyorum. Ailemle birlikte orada güzel ve mutlu bir hayat sürdürmek istiyorum. İster inanın, ister inanmayın, ama ben bunları aynen yaşadım ve halen de yaşıyorum.

Meğerse o günkü düğün, benle onun düğünüyle, dinini soracak olursanız, kendisi bir Hristiyan. Onunla tek bir defa kavga ettik ve onu hiç bu kadar sinirli ve kızgın görmemiştim. Hayvan sahipleri beni akrabalarının kızıyla evlendirmek istediklerini söylediğinde çok sinirlenmiş ve çok kıskanmıştı, ta ki ben bu teklifi reddedinceye kadar. Şunu söyleyeyim ki, çok kıskançlar, sahiplendiler mi ölümüne sahiplenirler ve severler. Onlarla evlilik olmaz diyenler var, siz öyle zannedin.”

BU İÇERİĞİ NE KADAR BEĞENDİNİZ?

Puanlamak için bir yıldıza tıklayın!

Ortalama değerlendirme 3 / 5. Oy sayımı: 2

Şu ana kadar oy yok! Bu gönderiye ilk oy veren siz olun.

Bu yazı sizin için yararlı olmadığı için üzgünüz!

Bu gönderiyi geliştirelim!

Bize bu yazıyı nasıl geliştirebileceğimizi söyleyin?

Keşfet

ParanormalHaber sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et

ParanormalHaber sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et