Vasiyet

20
0
(0)

Paranormal Hikayeler – Genç bir adamın vefat eden büyük büyükannesinin ardından yaşadığı korku dolu paranormal olayların hikayesi.

2007 yazıydı… Gece gelen bir telefonla, bir süredir felçli olan büyük babaannemin artık çok ağırlaştığını öğrendim. Annem, babam ve ben hemen yola çıkıp, Bursa’nın Orhaneli ilçesindeki dedemlerin evine gittik. Hemen büyük babaannemin yanına koştum. Kendinde olmadığını ve sadece sayıkladığını fark ettim. Elini tutup son anlarını izlemeye başladım. Tüm aile fertleri başındaydı ve hepimiz artık ruhunu teslim edeceği zamanı beklemeye başladık. Gece, sabah ezanıyla beraber yerini şafağa bırakmıştı. Babaannemden artık sadece hırıltılar geliyordu. Babaannem son anlarında gözlerini açıp, “Yastık, çeyizlik, yastık…” deyip, gözlerini tamamen huzura kapattı. Tabi hepimiz o anın üzüntüsüyle ağlamaya başladık ve o günü cenaze ve defin işeriyle bitirdik. 

Balkondaki Beyaz Siluet

Akşam taziyeye gelenler gittikten sonra, o yorgunlukla hepimiz bir yerde sızıp kaldık. Gözlerimi saat 03 gibi sızdığım oturma odasındaki gıcırtıyla açtım ve doğruldum. Bir anlam veremedim o an; rüzgar ya da kapının dilinin tam oturmamasından kaynaklanmış olabileceğini düşündüm. Kalkmışken bir su içip, tekrar yatacaktım. Mutfağa doğru yürüdüm. Suyu içerken gözüme balkonun ucunda duran beyaz bir siluet takıldı. Ağır adımlarla yürürken birden mutfak kapısı arkamdan sert bir şekilde kapandı. Kapıya kafamı çevirip, sonra tekrar balkona bakana kadar siluet yok olmuştu. Günün yorgunluğuyla ve uyku sersemliğiyle yanıldığımı düşünüp, tekrar uzandığım kanepeye döndüm. 

Sabah olmuştu. Ev halkı kahvaltı için hazırlanıyorlardı. Elimi yüzümü yıkayıp, mutfağa gittim. Herkeste ekstra bir gerginlik var gibiydi ve sessizlik dayımın “Yaa, ben dün gece hiç hayırlı rüyalar görmedim. Hepsi de babaannem ile ilgiliydi.” demesiyle bozuldu. Dedem, ananem, babam ve dayım gece gördükleri rüyaları tek tek anlattılar. Her birinin anlattıkları genel olarak; babaannemin bir şeyler anlatmaya çalıştığı ve huzursuz olduğuyla ilgiliydi. 

Ben rüya görmemiştim fakat rahatsız edici şekilde bir silüet görmüştüm. O günü tesadüf ve üzüntüye yorup bitirdik. Herkes üzerinden cenaze ağırlığını atmaya çalışıyordu. Tüm gün sıkıntıdan patlamıştım. Kimsede bir hareket yoktu. Herkes bir şeylerle ilgileniyordu. Dayımın masum bir gezinti teklifiyle gecem hareketlendi. Planımız; aracımıza yakıt alıp, biraz Orhaneli turu yapmaktı. 

Mezarlıktaki Siluet

Orhaneli’de akaryakıt aldığımız bir petrol istasyonu vardı ve oraya gitmek için mezarlıktan geçmemiz gerekiyordu. Mezarlık başında telefonuma gelen mesajlara bakıyordum ve bir şey beni mezarlığa bakmam için resmen zorlamıştı. Gözüm, o gün defnettiğimiz babaannemin mezarına takıldı ve gördüğüm manzara karşısında tüylerimin tek tek dikildiğini hissettim. Mezarın başında bir çalı vardı ve arkasında; babaanneme çok yakın yapıda, beyaz bir silüet gördüm. Korkudan gözlerimi kapattım.

Gördüğüm siluet, aynı zamanda bir önceki gece, balkonda gördüğüm siluete birebir benziyordu. Korkudan sesimi bile çıkartamadım ve önüme baktım. Dayıma beni acil eve götürmesini ve kendimi hiç iyi hissetmediğimi söyledim. Eve gittiğimde beni ananem karşıladı ve yüzümün kireç gibi olduğunu söyledi. Bir şey diyemedim çünkü ispatlayamazdım ve inandıramazdım. Daha da kötüsü bana deli de diyebilirlerdi. Evde benim için hazırlanmış odaya geçip, gördüklerimi düşünmeye başladım. Hiçbir şekilde mantıklı bir açıklama bulamadım ve yatağıma geçip uyumaya çalıştım.

Yattığım Yerde Huzurlu Değilim

Bir-iki saat yatakta döndükten sonra içim geçmişti. Saat 04’te duyduğum çığlığa fırlayıp doğruldum. Ev kalabalık olduğu için dayımı benimle aynı odada yatırmışlardı. Dayımdan, ölen büyük babaannemin çıkardığı hırıltılara benzer sesler geliyordu uykusunda. Hızla fırlayıp sarsmaya başladım. Birden, derinden gelen bir sesle “Yattığım yerde huzurlu değilim!” diye üç kez tekrarladı. Daha da şiddetle sarstığımda ise gözlerini açtı ve “Ne oluyor dayıcım?” dedi. “Dayı hırlıyordun ve bana yattığım yerde huzurlu değilim dedin.” dedim.

Bana öyle bir şey olmadığını ve cenaze işlerinden dolayı psikolojimin bozulduğunu söyledi. Uyumanın imkanı yoktu. Sabaha kadar dönüp durdum. Ertesi gün her şey normaldi. Sanki olanlar hiç olmamış, başımdan hiçbir şey geçmemişti. Kendimi toparlamaya başlamıştım. Biraz bilgisayarda takılıp film izledim. Yaz sıcağı da bastırınca kendimi duşa attım. Sıcak suyu açtığımda; musluğun bulunduğu yerden bir konuşma duydum “Huzurlu değilim.”. Duyduğum ses karşısında tamamen buz kesmiştim ve suyu kapatıp kendimi banyodan dışarı attım. 

Related Posts

Hasan Amca’nın Anlattıkları

Ev üzerime geliyordu resmen. Oradan uzaklaşmalıydım. Üzerimi giyinip, kendimi sokağa attım. Amaçsız şekilde deli gibi sokakta yürüyordum. Bir an komşumuz Hasan Amca’nın beni çağırdığını duydum “Başın sağolsun. Çok üzüldüm.” dedi Hasan Amca. “Sağolun.” dedim. “Seni sıkıntılı gördüm; hayır olsun?” dedi ve anlatmaya başladım. Önce, bana deli demesinden korktuğumu söyledim ve başımdan geçenleri anlattıkça bildiği bir şey varmış gibi kafa sallamaya başladı. Başımdan geçenin ne olduğunu bildiğini söyledi ve korkmamam gerektiğini anlattı. Eğer bir ruh huzurlu değilse geride kalan sevenlerine, huzuru bulana kadar görüneceğini ve bunu; ne yazık ki gün geçtikçe şiddetini artırarak sürdüreceğini anlattı. 

Hemen eve gidip, bu durumu ev halkına anlattım. Dayım ve babam saçmaladığımı, kuruntu yaptığımı söylediler. Annem ve ananem ise bu durumu onlardan daha çok ciddiye aldılar. Cenaze gününden beri iyi olmadığımı bildiklerini söylediler ve olayları süzgeçten geçirmeye başladık. İlk önce defin işlemini aklımızdan geçirdik. “Acaba gömülürken bir hata mı yaptık?” dedik. Bunun üzerine merkez camisi imamı Ömer Hoca’nın yanına gittim. Defin işleminde bir hata olup olmadığını sorduğumda böyle bir şeyin mümkün olamayacağını, tamamen usüllere uygun şekilde defnedildiğini ve ardından dua etmemiz gerektiğini söyledi.

Gece Bir Şey Boğazıma Sarıldı

Eve gittiğimde ev halkına hocanın anlattıklarını aktardım. Durum muhakemesi yapmaya başladık ama hiçbir şekilde çözüm üretemiyorduk. Saat 01’i geçiyordu. Bir gün önceki uykusuzluğun üzerine yatağımda sızıp kalmıştım. Gece saat 02:30 , yanımda bir şeyin korkunç bir şekilde nefes aldığını hissettim. Nefesinden gelen çürümüş et kokusunu dahi alıyordum. Bana hırıltılı bir şekilde “Huzur bulamıyorum.” diyerek boğazıma saldırdı. Gözlerimi dahi açacak fırsat bulamadan nefesim kesilmişti. Sanki gözlerimin üzerine kurşun dökülmüştü; açamıyordum. Kanım çekiliyordu, nefes alamıyordum. Boğazım öyle bir sıkılmıştı ki kemiklerimin birbirine geçtiğini hissettim. 

Can havliyle yataktan fırlayıp, bağırmaya başladım. Odaya ilk olarak ananem geldi ve beni yatıştırmaya çalıştı. Sonra tüm ev halkı başıma toplandı. Boğazımdaki parmak izleri gözüküyordu. Boynumun alt tarafındaki morluklar çok net şekilde seçiliyordu. Bunun üzerine bana inanmayan babam ve dayım bile şok olmuşlardı. Titriyordum. Yüzüm bembeyaz, dudaklarım mosmor olmuştu. Ev sakinleri olarak salonda toplanıp çaresiz bir şekilde dua etmeye başladık. Herkes bir şekilde kendini şoktan çıkarmaya çalışıyordu. Kısa süre sonra oturma odasının bulunduğu odanın kapı camının şiddetle kırıldığını duyduk. Hepimiz fırlayıp odaya doğru koşturduk.

Odadaki televizyonun bile bulunduğu sehpadan düştüğünü ve içeride ne kadar eşya varsa, hepsinin her yöne saçılmış olduğunu gördük. Korku herkesin kemiklerine kadar işlemişti. Aklıma tekrar Hasan Amca geldi ve onu çağırmamız gerektiğini söyledim. Sabah ezanına çok az kalmıştı, telefonla çok kez arayıp Hasan Amca’ya ulaşmıştık. 

Çeyizlikteki Kanlı Mendil

Aradan 15 dakika geçtikten sonra Hasan Amca gelmişti. Durumu tekrar anlatıp evin halini gösterdiğimizde, durumun çok ciddi olduğunu ve bir ipucu bulmamız gerektiğini söyledi. Herkes varıyla yoğuyla zihninde bir şeyler arıyordu. Bir an büyük babaannemin ölmeden dakikalar önce “Çeyizlik, yastık…” dediğini hatırladım ve hemen ananeme bunu söyledim. Yüklükte büyük babaannemin genç kızlık yastığının olduğunu söyledi ve hemen koşup onu getirdik. Hasan Amca yastığı kontrol ettiğinde içinde bir şey olduğunu fark etti. Hemen yastığın içini boşaltmaya başladık. İçinden muska gibi katlanmış bir kağıt çıktı. Hemen açıp içine baktık. İçinden kanlı bir mendil çıktı. Mendilin içinde bir yazı vardı.

Babaannemin Vasiyeti

Mendilin içindeki kağıtta “Çocuklarım, bu mendil Kıbrıs savaşında şehit düşmüş dedenizin bana kalan en değerli mirasıdır. Size vasiyetim; beni toprağa vermeden önce kefenimin üzerine bu mendili koymanızdır.” yazıyordu . Hasan Amca “Hemen gidip; mendili, vasiyet ettiği gibi kefeninin üzerine koymamız gerekiyor. Yoksa asla rahat bulamazsınız.” dedi. Zifiri karanlık ve şafak vakti arasında mezarlığa gittik. Önce Hasan Amca dua etmeye başladı. Duası bittiğinde ise “Kazın!” dedi. Küreklerle mezar toprağını açmaya başladık.

Tahtalara ulaştığımızda Hasan Amca “Durun!” dedi. Mezar tahtalarının üzerine, daha önce içine okuduğu suyu döküp, tahtaları tek tek kaldırmaya başladı. Tahtalar kalktıkça çürümüş et kokuları yayılmaya başlıyordu…  Son tahtalar da kalktığıda gördüklerimiz karşısında tamamen şok olmuştuk. Ceset, kefenin bir yerinden elini çıkartmış ve avucu tahtalara değiyordu. Dualarla; kanlı mendili, kefenin üzerine koyup, tekrar defnettik. Ve her şey başladığı gibi bir anda son bulmuştu…

Ana Sayfa Paranormal Deneyimler

BU İÇERİĞİ NE KADAR BEĞENDİNİZ?

Puanlamak için bir yıldıza tıklayın!

Ortalama değerlendirme 0 / 5. Oy sayımı: 0

Şu ana kadar oy yok! Bu gönderiye ilk oy veren siz olun.

Bu yazı sizin için yararlı olmadığı için üzgünüz!

Bu gönderiyi geliştirelim!

Bize bu yazıyı nasıl geliştirebileceğimizi söyleyin?

  1. […] geçtim ama hala titriyorum korkudan. Bir yandan da düşünüyorum “Gece gece bu kadar insan nereye gidiyor? Ayrıca giyimleri […]

ParanormalHaber sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin