Vampirler Hakkındaki Gerçekler
Tırnova Vampir Yeniçeriler Olayı
Tırnova Vampir Yeniçeri Olayı, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde, 1876 yılında yaşandı. Tırnova, bugünkü Bulgaristan sınırları içerisinde yer alan bir şehirdir ve o dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetimindeydi.
Olay, Tırnova’da görev yapan bir grup yeniçeri askerinin, bir köyde meydana gelen ürkütücü bir olayı araştırmaları sonucu başladı. Köyde yaşayan bir adam, hastalıklı bir şekilde ölmüştü ve ölümünden sonra köylüler, gece yarısı mezarlıktan tüyleri ürpertici bir şekilde çıkan adamın yürüdüğüne tanık olduklarını iddia ettiler. Bunun üzerine köylüler, adamın bir vampir olduğuna inanarak mezarını açtılar ve kalbini çıkararak kestiler.
Yeniçeriler, köylülerin bu davranışına müdahale etmek için köye gittiler. Köylülerin vampir olduğuna inandığı kişinin cesedini inceledikten sonra, yeniçeriler de adamın bir vampir olduğuna karar verdi ve cesedini yakarak kül ettiler.
Ancak olay burada bitmedi. Bir süre sonra yeniçerilerin arasında tuhaf bir hastalık baş gösterdi. Bazıları rahatsızlanarak öldü, bazıları da tuhaf davranışlar sergilemeye başladı. Bazıları uyurken bile çığlık atmaya ve yataklarında yer değiştirmeye başladı. Bu tuhaf davranışlar, yeniçerilerin arasında bir panik havası yarattı.
Bu tuhaf olayların ardından, yeniçerilerin komutanı olan Hacı Hasan Ağa, olaya el koymaya karar verdi. Hacı Hasan Ağa, ölen kişinin kalbinin çıkarılması ve yakılmasıyla sonuçlanan bir dizi gizemli ayin yaptırdı. Ayinler sonucunda, hastalığın ve tuhaf davranışların sebebinin, vampir cesedini kestikleri sırada vampirin kanının yeniçerilerin ellerine bulaşması olduğu düşünüldü.
Sonuç olarak, yeniçerilerin arasında yaşanan bu tuhaf olay, vampir inancının Osmanlı İmparatorluğu’ndaki etkisini ve son dönemlerindeki halk inançlarını yansıtması açısından önemli bir olaydır.
Heybeli Ada Vampiri Olayı
Heybeliada Vampir Vakası, 19. yüzyılın başlarında İstanbul’da, özellikle de Heybeliada adasında yaşandığı iddia edilen bir vampir olayıdır. Olayın doğru olup olmadığı veya ne kadarının gerçek olduğu konusunda kesin bir kanıt yoktur, ancak halk arasında uzun süre anlatılmış bir hikayeden bahsedilmektedir.
Olay, adanın yerlisi olan bir Rum kadının, birçok çocuğun ölümüne yol açan bir vampir olduğu iddialarıyla başladı. Kadının ismi bilinmiyor, ancak bazı kaynaklar ona “Kalogerina” adını veriyorlar. Kalogerina, adada yaşayan halk arasında ürkütücü bir üne sahipti ve çocukların kaybolması veya ölmesi durumunda doğal olarak şüpheli görülüyordu.
Kalogerina’nın bir vampir olduğu iddiası, özellikle çocukların ölümlerinin ardından güçlendi. Halk, çocukların vücutlarında tuhaf yaraların ve kan eksikliğinin olduğunu iddia etti. Bu nedenle, Kalogerina’nın bir vampir olduğuna inanıldı ve adadaki bir grup insan onu avlamak için bir plan yaptı.
Kalogerina’yı avlamak için, adanın önde gelenlerinden biri tarafından bir ekip oluşturuldu. Halk, Kalogerina’nın idam edilmesini istedi ve onu adanın meydanında asarak öldürdü. Ancak idamdan sonra, çocukların ölümleri devam etti. Bunun üzerine aynı Ekip, Kalogerina’nın mezarını açtı ve bir vampir olarak kanıt bulmayı umdu. Ancak, mezarında hiçbir şey bulamadılar. Bununla birlikte, ekip, Kalogerina’nın vampir olduğuna dair inançlarında ısrar etti.
Ancak, ölümler devam ettiği için olayın gerçek bir vampirle ilgisi olduğunu kanıtlayan herhangi bir kanıt bulunamadı. Bununla beraber; bazıları, devam eden çocuk ölümlerini; Kalogerina’nın, idam edilişinin intikamını almakta olduğu şeklinde yorumladılar.
Büyükada Vampiri Olayı
Büyükada Vampir Vakası, 1912 yılında İstanbul’un Büyükada adasında yaşandığı iddia edilen bir vampir olayıdır.
Hikaye, adada yaşayan bir Rum kadının ölümüyle başlar. Kadının ölümü ardından, adadaki bazı insanlar geceleyin kadının mezarını ziyaret etmeye başlarlar. Bu kişiler, mezarın başında dolaşan bir kadın gördüklerini iddia ederler. Hatta bazıları, kadının mezar taşının üzerinde dans ederken gördüklerini iddia ederler. Bu söylentiler hızla yayılır ve adadaki insanlar arasında korku ve endişe yaratır.
Bir gece, söylentileri yaymaktan sorumlu tutulan bir adam yakalanır ve polise teslim edilir. Adam, kadının mezarını açtığını ve kalbini çıkardığını itiraf eder. Polis, adamın ifadesi üzerine kadının mezarını açar ve gerçekten de kadının kalbinin çıkarıldığını tespit eder.
Ancak hikaye burada bitmez. İddialara göre, tutuklanan adam, tutuklandıktan kısa bir süre sonra ölür ve ölümünden sonra da adada vampir hayaletinin dolaştığı söylenmeye devam eder. Bazı kaynaklar, vampir hayaletinin tutuklanan adamın intikamı olarak dolaştığını iddia eder.
Büyükada Vampir Vakası, İstanbul’da yaşanan diğer vampir vakaları gibi, tamamen gerçek olmayabilir. Hikayenin zamanla abartıldığı ve efsaneleştiği düşünülüyor. Ancak yine de, o dönemde yaşayan insanlar arasında korku ve endişe yarattığı için hala birçok insanın ilgisini çeken bir olay olarak anılıyor.