Üç Gölge
Yaşanmış Korku Hikayeleri – Otuz yaşında, evli ve bir çocuk sahibi bir bayanım. Kendimi bildim bileli hep rüyalarımda; ormanda ve mezarlık gibi ürkütücü yerlerde, yüzlerini görmediğim, daha doğrusu gölge olarak gördüğüm kişiler yakalamaya çalışırdı beni. Bense bir şekilde; onlardan kurtulmayı başarmıştım rüya da olsa. İki sene önce, yine bir rüya ile hayatım alt üst oldu gerçek ile hayal arasına sıkışıp kaldığım yerdi…
Siyah Korkunç Tırnakları Olan Bir El
O gece yatakta sağ tarafıma dönük yatıyordum. Kapı da sol tarafta yani arkamda kalıyordu. Koridorun ışığı yanar gibi oldu. Pek önemsemedim doğrusu. “Çocuk suya kalkmıştır herhalde” diye. Daha sonra tekrar uyuyup uyumadığımı hiç hatırlamıyorum. Tırnakları neredeyse 15- 20 santime yakın bir el, omuzumdan beni kendine çekerek, arkamdan sımsıkı tuttu. Beni kapıdan çıkarmaya çalışıyordu tırnaklarını omuzuma geçirmiş vaziyette. Nefes almakta güçlük çekiyordum.
Tek hatırladığım o simsiyah çok korkunç tırnakları olan el… Sadece tek diyebildiğim Allah oldu ve uyandım. Daha doğrusu ben uyandığımı sandım. Oğlum gelerek “Ne oldu anne?” dedi. Ben ona döndüğümde; suratı değişikti ve bana avucunu gösteriyordu. Kanla yazılmış üçgen ve Arapça harfler ve benimde elimde de aynı şekiller vardı. O kadar çok korktum ki uyandığımda hala karşımda duruyordu. Bunu eşime anlattığımda benimle dalga geçti.
Odamda Üç Gölge
Gündüz olunca ben de pek önemsemedim kötü bir rüya sadece diye. Nereden bilebilirdim bunun bir başlangıç olacağını?.. Eşim de bu arada uzun yol şöförü. Eşimi işe uğurladım. Derken akşam oldu ve ben de bir vesvese başladı. Koridordan mutfağa gidiyorum; ensemde sanki bir nefes… Bir gölge… Korktuğum için oğlumu yanıma alıp yattım. Yine hatırlamıyorum; rüya mıydı yoksa gerçekte mi oluyordu; kulağımda bir ses… İsmimi defalarca tekrarlıyor ve ben kilitlenip kaldım.
Dilim tutuldu. Hareket edemiyordum ve aklımdan la ilahe illallah geçire geçire kendime geldim. Odada üç gölge; biri başucumda, diğeri ayak ucumda, bir diğeri de tam göğsümde oturuyordu. Sonrasında her günüm böyle geçmeye başladı. Olanları eşime anlattığımda “Senin psikolojin bozulmuş” demekten başka bir şey söylemiyor, bu da beni daha kötü yapıyordu. Kendimi delirmiş hissediyordum. Eşim üç günde bir gelirdi eve. Onun gelmesi demek; benim kendimi bir nebze de olsa güvende hissetmem demekti.
Uyumaya Korkar Oldum
Yine eşimin evde olduğu gece ben eşimden önce uyumuştum. Eşim de salonda televizyon izliyordu. Ne kadar uyudum bilmiyorum; oğlumun sesi kulağıma doluyordu rüzgar sesi ile birlikte. Pencereden geliyordu acı acı “Anneeeee! Anneeeee! Hadi çık!” diye. Nasıl yataktan fırlayıp kapıya koştum bilemezsiniz. Ve yüzümde patlayan bir tokatla sarsıldım! Eşim kızmıştı bana “Nereye gidiyorsun?! diye. Ben “Oğlum beni çağırıyor” dedim. O da uyuyan çoçuğu göstererek “Kendine gel! İki saattir uyuyor çocuk.” dedi. Ben afallayarak pencereyi açtım. Ne rüzgar vardı ne bir ses…
Daha sonra eşim yanıma gelerek “Hadi uyu. Ben yanındayım.” dedi kızarak. Uyumaya korkuyordum ama gözlerim uykuya yenik düşüyordu. Ve korktuğum başıma geldi. Aynı gölgeler, aynı sesler ve tek kelime “Kaçamazsın!”. Çıldırıyordum. Kulaklarımı tıkayıp, kafamı yastığa gömüyordum. Eşim ise mışıl mışıl uyuyordu. O anda tek yapabildiğim “Ben ne yaşıyorsam sen de aynısını yaşa!” demek oldu. Çünkü beni hiç anlamıyordu.
Kızım Sen Üç Harflilere Bulaşmışsın
İki gün sonra, öğle vakti; kardeşim aradı. “Ben her aradığımda uyuyorsun abla. Neyin var senin?” diye sordu. Önce anlatmak istemedim. Kendimi eve hapsetmiştim. Kimseyi görmek, duymak istemiyordum. Hayat anlamını yitirmiş gibi geliyordu. Dipsiz kuyuya düşmüş, savruluyor gibiydim ama birilerine anlatmam gerekiyordu. Ve kardeşime anlattığımda “Abla, bir hocaya git. Yaşadıkların normal değil” demesi, bana bir umut oldu.
İlk başta internetten bulduğum bir hocayı aradım. Meşhur biri idi; ismini vermek istemiyorum. Doğum tarihimi ve annemin ismini istedi. Ben de verdim. Bana tek dediği üç harflilere bulaştığım oldu ve ben nedense inanmak istemedim. Tekrar kardeşimi aradım. Benim için yaşadığı şehirdeki bir hocaya gitti. Hoca ona ne söyledi hala bana söylemiyor… Beni hoca ile konuşturdu. Hoca “Seni okuyacağım telefonda. Söylediklerimiz tekrar et ve sıkı bir yere otur” dedi. Elime su bardağı alarak, dinlemeye bir yandan da hocanın dediklerini tekrar etmeye başladım.
Büyünün Etkisi
O an sanki yüksek bir elektrik akımına kapılmış gibi titremeye başladım. Telefondaki hoca sustu. “Seni tehlikeye atamayız. Yarın tekrar edelim.” dedi. Ertesi günü beklemeye başladım. Sabahın ilk saatlerinde kardeşim aradı. O kadar korkmuş ki ne yaşadı ise artık… “İyi misin?” diye sordum ona. “Abla sen nasıl dayandın bu vakte kadar diye ağlıyordu?” Demişler ki (cinler) “Ablan bizimle uğraşmayı bıraksın.” Ben de dedim ki “Hocaya git hem seni hem beni okusun.” Ama hoca telefonlara bile cevap vermemiş. Kardeşim yanına gittiğinde ise “Ben okumam. Sabaha kadar uyutmadılar.” demiş. Böylelikle benim umudum da bitmiş oluyordu…
Bu meseleden annemin de haberi oldu kardeşim sayesinde. O da araştırmış. Komşularının gittiği bir kadın bulmuşlar. Onu ve beni yanlarına alarak dedikleri kadına gittik. Ben oturdum. Kadın bir şeyler mırıldandıktan sonra, benim yaşadığım her şeyi bir bir anlattı. Yapılan bir büyünün etkisi altına girmişim. Çocukluğumdan gelen ve benim çocuğuma dahi etki edebilecek bir büyü imiş. Annem “Siz bozabilir misiniz?” dediğinde, altı yüz lira para istedi. Ben de “Hadi anne gidelim!” diyerek çıktım ve kabul etmedim.
Eşimle Hocaya Gittik
O gün eşim annemlere geldi. Annem olanları anlattı. Eşim tekrar “Saçmalıyorsunuz” deyip geçti. Eve geldik. “Sen uyu” dedim ve bana kızmaya başladı. “Psikoloğa git! Deliriyorsun!…” gibi sözler… Çok incinmiştim. “Sen de yaşa!” dedim ve yattım. Sabah, eşimin tek dediği “Hoca mı bulursun hacı mı bulursun ben bilmem! Git başının çaresine baktır!” “Ne oldu?” diye sorduğumda anlatmadı. Öğle vakti; ev sahibim geldi eşi ile birlikte. Mutfağa, çay koymaya gittiğimde eşim anlatmış, onlar da birini tavsiye etmiş. Umre hocası, emekli imammış.
Ben bunu duyar duymaz içime bir ferahlık geldi. Akşam; oğlum, eşim ve ben gittik okunmak için. İşin içinde hiç para olmadan, sadece hayır dua almak için okuyordu. Evine girdiğimizde beni bir ateş bastı. Gitmek, oradan bir an önce çıkmak istiyordum. Hoca konuşuyor, benimse “Hoca ne olur sus!” diyesim geliyordu. Dinlemekten geçtim; sesine bile tahammülüm kalmamıştı. Hoca bayağı bir okudu üçümüzü de… Bir nebze dahi olsa korkmuyordum artık.
Dua Okumayı Bıraktığımda Geceleri Rahatsız Ediyorlar
Hocanın dediği duaları okuyup yattım. Mutfağın balkon kapısında uyandım. O ses beni çağırıyordu ama bu sefer baş ucuma gelemediler. İkinci ve üçüncü okumamdan sonra psikolojik olarak mı bilmem; kendimi iyice güvende hissetmeye başladım. Eski neşem yerine gelmeye başladı. Her şey anlam kazanıyordu ve ben kurtulduğuma şükrediyordum. Aradan bir iki ay geçti ve eşime tekrar o rüyasını sorduğumda; yüzü görünmeyen ne insan ne hayvan görünümlü kişilerin beni elimden tutup götürmesi şeklinde imiş. Şimdi o günlere göre çok rahatım ama dualarımı okumayı bıraktığım an gece rahatsız ediyorlar. Yalnız değiliz bu dünyada. Allah’ım hepimizi kötü niyetli gözlerimizin gördüğünden görmediğinden korusun. Tek silah onlara karşı dua…
[…] sabahları işe gittikten yaklaşık yarım saat sonra evde sesler olurdu. Gölgeler görürdüm. Birileri bana dokunurdu. Oturduğum yerden kalkamazdım korkudan. Artık her günüm […]