Ağan: Yakarma, Tanrı’ya yalvarma. Bazı kaynaklarda ise bu sözcüğün “Tövbe” etmek içeriği ön plana çıkar.
Yakarma, Tanrı’ya yalvarma. Bazı kaynaklarda ise bu sözcüğün “Tövbe” etmek içeriği ön plana çıkar. Dolayısıyla tanrısal bir güce yönelik olarak ortaya çıkan bir istekte bulunma asıl manayı oluşturur. Dua, yeryüzündeki neredeyse bütün dinlerin özünde yer alan temel unsurlardan birisidir ve insan gönlünün, iradesinin yaratıcıya yönelmesi ve ondan yardım istemesidir. Yakutça’daki yücelik bildiren bir saygı sözcüğü olan “Aan” sözcüğüyle bağlantılıdır. Dede Korkut Öyküleri’nde sıkça kullanılan “Ağlamak” fiili de kimi zaman “dua etmek” anlamında kullanılmaktadır ve “Ağan /Agan” kelimesi ile aynı kökten türemiştir.
Dede Korkut Kitabı’nda Kazan Han’ın oğluna seslenişi ve sorasında ibadet edişi şu cümlelerle anlatılır:
Oğul oğul, Ay oğul!
Sen gideli ağlamağım gökteyken, yere indi
Ağ alnını yere koydu, namaz kıldı.
Ağladı, Kadir Tanrı’dan hacet diledi.
Anlam: (Ağ / Ag / Ak) Beyazlamak, ışımak, yükselmek gibi anlamlar taşır. Ağmak kelimesi yukarı çıkmak (veya aşağı inmek) manasını içerir. Örneğin, kız çocuklarına verilen bir ad olan Ağanbüke göğe doğru yükselen hanım, göğe doğru yükselen güzel demektir (ve bu ad büyük olasılıkla eski bir tanrıça adı ile bağlantılıdır. Akmak fiili ile da alakalıdır. Ağan sözcüğünün kuyrukluyıldız veya kayan yıldız (göktaşı) anlamı da bulunur. Ağma kelimesi de yine kuyrukluyıldız, anlamı taşır. Ağduk ise kutsal manasına gelir. Bir ölünün ardından duyulan acıyı anlatmak için ezgi ile okunan şiiri ifade eden Ağıt kavramı ile de hem anlam hem de etimolojik köken olarak doğrudan bağlantılıdır.
Kaynak: Deniz Karakurt, Türk Söylence Sözlüğü