Pickman’in Modeli

50
5
(1)

H. P. Lovecraft, Picman’in Modeli, 3

“1700’den önce inşa edilmiş evlerden ayakta kalabilenlerin her on tanesinden sekizinin mahzeninde sana tuhaf bir şey gösterebileceğime bahse girerim. Bir tek ay geçmiyor ki şu ya da bu eski yapı yıkılırken işçilerin tuğlayla örülmüş kemerler ve hiçbir yere gitmeyen kuyular bulduklarını okumayalım. Henchman caddesi yakınlarındaki böylesi bir yeri geçen yıl demiryolu köprüsünden görebilirdin. Cadılarla onların büyüyle çağırdığı şeyler vardı. Korsanlarla onların denizden getirdikleri vardı; kaçakçılar; hükümetin izniyle korsanlık yapanlar… Dediğim gibi eskinin insanları yaşamayı da yaşamın sınırlarını genişletmeyi de biliyorlardı! Yiğit ve bilge insanın bildiği tek dünya değildi burası. Öf be! Bir de soluk pembe beyinli insanlarıyla bugünü düşünsene… Öyle ki sözde sanatçılar kulübü, Beacon Caddesi çay masası duyarlılığının ötesine geçen bir resim karşısında kasılmalar içinde tir tir titriyor!

 “Bugünü kurtaran tek erdem varsa, o da geçmişi çok yakından sorgulayamayacak kadar aptal olmasıdır. Haritalar, arşivler ve rehber kitaplar hakikatte North End hakkında ne söyler ki? Pöh! Seni, Prince Caddesi’nin kuzeyinde, içinde kaynaşan yabancılar dışında on kişinin bile varlığından haberdar olmadığı tahminen otuz kırk sokağa götürebilirim kesinlikle. Peki bu ecnebiler onların anlamını biliyor mu? Ne gezer! Thurber, bu eski yerler harikulade düşler kuruyor, mucizeler, dehşetler ve olağanüstülüklerle dolup taşıyor. Ama yine de hiçbir Allah’ın kulu ne bunları-anlıyor ne de bunlardan yararlanıyor. Aslını sorarsan böyle biri var. Geçmişin küllerini boş yere eşelemedim ya!

 “Buraya bak, sen bu tür şeylere karşı ilgi duyarsın. Antik dehşetin gece ruhunu yakaladığım ve Newbery Caddesi’nde aklımdan bile geçiremeyeceğim şeylerin resmini yaptığım başka bir stüdyom olduğunu söylesem ne dersin? Pek Tabii ki  o Allah’ın belası Reid, benim ters evrim yolunda hızla kaymakta olan bir tür canavar olduğum dedikodularını yayarken bunları kulüpteki o lanet olası yaşlı kız kurularına anlatmıyorum. Evet, Thurber, çok uzun zaman önce birinin, hayatın güzelliklerini olduğu kadar dehşetin resmini de yapması gerektiğine karar verdim. Bu yüzden, bazı sebeplerle dehşetin yaşadığına inandığım yerlerde araştırmalara giriştim.

Related Posts

“Benden başka yaşayan üç İskandinav’ın bile görmüş olduğuna inanmadığım bir yerim var. Burası demiryolu köprüsünden çok uzakta olmasa da özünde asırlarca uzaklıkta. Burayı mahzenindeki -sana daha önce sözünü ettiğim türden- tuğladan örülmüş garip kuyusu nedeniyle tuttum. Derme çatma kulübe yıkıldı yıkılacak durumda olduğundan içinde benden başka oturan yok. Ne kadar az kira ödediğimi söylemekten nefret ediyorum. Pencereleri tahtayla kapatılmıştı ama bu benim daha da hoşuma gidiyor. Çünkü yaptığım şey için gün ışığı istemiyorum. En fazla esin bulduğum mahzende resim yapıyorum. Ama zemin katta döşeli başka odalarım da var. Bir Sicilyalıya ait olan kulübeyi Peters adıyla kiraladım.

“Şimdi, varsa yüreğin, bu gece seni oraya götürürüm. Resimlerin hoşuna gideceğini sanıyorum. Çünkü dediğim gibi orada duygularıma serbestçe yol verdim. Buradan pek fazla çekmez. Ben bazen yaya gidiyorum. çünkü böyle bir yerde taksiyle dikkati çekmek istemiyorum. Battery Caddesi’ne gitmek üzere Güney İstasyonu’ndan metroya bineriz. Ondan sonra pek fazla yürümemiz gerekmiyor.”

Bu uzun söylevden sonra, Eliot, bana kaçıp gitme isteğimi bastırarak ilk gördüğümüz boş taksiye yürümekten başka yapacak bir şey kalmamıştı. Demiryolu köprüsünde taksiden inip Güney İstasyonu’na yürüdük ve saat on iki sıralarında Battery Caddesi’nin basamaklarından inerek Constitution rıhtımının ötesindeki eski liman bölgesine vurduk. Hangi sokaklara girip çıktık, pek takip edemedim. Hangi sokağa saptığımızı söyleyemeyeceğim. Ancak bu sokağın Greenough Sokağı olmadığını biliyorum.

Sonra, harap üçgen çatıları, küçük camlı kırık pencereleri ve mehtabın aydınlattığı bir gökyüzüne doğru yükselen paramparça olmuş arkaik bacalarıyla ömrümde gördüğüm en eski, en pis sokağa saparak bu dar ve ıssız sokakta uzun süre tırmandık. Sokakta, Cotton Mather zamanından kalma olmayan üç ev bile olduğuna inanmıyorum. Sokağa doğru çıkıntı yapan en az iki evin gözüme çarptığı kesin. Bir seferinde de eski zaman uzmanlarının Boston’da artık kalmadığını söyledikleri, balıksırtı damlardan önceki tarzda sivri üçgen bir çatı gördüğümü sandım.

Loş bir ışıkla aydınlanan bu dar sokaktan sola saparak hiç ışık olmayan, aynı derecede sessiz, daha dar bir sokağa girdik. Bir dakika kadar sonra karanlıkta geniş açılı bir dönemeçten sağa döndük. Aradan çok geçmeden Pickman cebinden bir elektrik feneri çıkararak fena halde kurt yeniği, Nuh nebiden kalma 10 göbekli bir kapıyı aydınlattı. Kapının kilidini açarak beni, bir zamanlar gösterişli siyah meşe kaplanmış olması gereken bir hole buyur etti. Bsit bir şekilde döşenmişti ama akla fena halde Arıdros ve Phipps zamanını, cadılık dönemini getiriyordu. Sonra beni soldaki bir kapıdan geçirdi. Bir gaz lambası yaktı ve kendimi evimde saymamı söyledi.

BU İÇERİĞİ NE KADAR BEĞENDİNİZ?

Puanlamak için bir yıldıza tıklayın!

Ortalama değerlendirme 5 / 5. Oy sayımı: 1

Şu ana kadar oy yok! Bu gönderiye ilk oy veren siz olun.

Bu yazı sizin için yararlı olmadığı için üzgünüz!

Bu gönderiyi geliştirelim!

Bize bu yazıyı nasıl geliştirebileceğimizi söyleyin?

ParanormalHaber sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin