Hipnoz Nedir Nasıl Yapılır

51
0
(0)

Hipnotizma nedir? Hipnoz nasıl yapılır? Hipnoz uykusu sürecinde neler olur? Hipnotizma yaparken nelere dikkat edilmelidir? Hipnoz uyurgezerliği ve safhaları nelerdir? sorularının cevapları. Mustafa İloğlu’nun anlatımıyla.

Bir kimse parlak bir cisme veya yuvarlak bir kristal cam küre üzerine fikrinden ve zihninden her türlü düşünceyi atarak ve uykuyu düşünerek bakmağa devam etse, o kimse kısa zamanda suni uyku ile uyur. Yapay uyku ile uyumuş olan kimse, kendisini uyutan kimsenin iradesine teslim etmiş olur. Yani kendisinden her türlü irade ve itiraz kabiliyeti kalkmış ve tamamen uyutan kimsenin bütün istek ve emirlerine boyun eğmiş olur.

Hipnoz Uykusunun Çeşitleri

Hipnotizmada herkes daha ilk tecrübede uyuyamaz. Bazen bir, iki, üç veya daha çok tecrübeler yapmak lazım gelir ve uyku her şahısta aynı surette derin olmaz. Esasen hipnoz uykusunun 3 evresi vardır. Birisi: Tam uyku‘dur (Uargie). Eskiden buna nevni müstağrak denirdi. İkincisi: Donup kalma yani kalıplaşma Catalepsie, (Dailcumud), üçüncüsü: Uyurgezerlik (Somnabulizme) yani uykuda olduğu halde uyanıkmış gibi konuşmak, gezmek, en tehlikeli yerlerde dolaşmak, bir takım hassas ve ince işler görmek ve uyandığı vakit bunların hiç birisini hatırlayamamak halidir. 

Yapay uyku, bakışın bir noktaya sabitlenmesi ile veyahut göz kapaklarının üzerine yapılacak hafif bir baskı ile meydana gelir. Katalepsi, pek parlak bir ışığın birdenbire parlaması ile (mesela bir flaş ışığı gibi) veyahut da beklenilmeyen ve gayet şiddetli bir gürültünün meydana gelmesi ile meydana getirilir. Bu babda uykular üç çeşittir: Birincisi, adi hafif uyku, İkincisi; adi derin uyku, üçüncüsü; yoğun uykudur. Her çeşit telkine uygun olan devre en soncusu olan yoğun suni uykudur.

Hipnozda Telkin 

Süjeye yani uyutulacak kişiye uykuda yapılan telkin yoluyla süjede mevcut bulunan kötü alışkanlıklar ve benzeri uygunsuz hal ve davranışlar; bazen birinci bazen de üçüncü, dördüncü uykusunda verilen emirlerle tamamıyla gidermek mümkündür. Telkinin etkisi, hipnoz yapanın şahsiyetine, kabiliyet ve bakış kuvvetine bağlıdır. Önceden şunu bilmek lazımdır ki istenilen neticeyi meydana getiren; uyku değil, telkindir.

Uyku, süjeyi telkin alabilir bir duruma getirmek içindir. Çünkü zihnin aldığı bütün fikirler yani telkinler bir fiil haline geçmek isterler. Şu halde süjeye telkin edilen fikirlerin, onun zihni tarafından kabul edilmesi ve süjenin ona inanması icap eder. Halbuki insanlar uyanık yani şuurlu iken daima kendilerine söylenilen her şeye inanmazlar. Kendilerince uzak bir ihtimal saydıkları şeyleri hemen ret ederler.

Bir kimseye herhangi bir fikri, bir fiili veya her hangi bir şeyi kabul ettirmek gerektiği zaman, önce onun ret ve karşı koyma tepkilerine hâkim olmak lazım gelir. Öte yandan herkesçe bilinen bir husus vardır ki o da ret \ telkine karşı koyma hassası, hipnotik uykuda iken tamamıyla ortadan kalkar. Bunun en açık delili de uykuda görülen rüyalardır.

Suni uyku insanlardaki akli uyanıklığı kaldırır ve telkin edilme kabiliyetini çoğaltır ki işte bu hal, insanın kendi fikirlerini başkasına aşılamaya yarar. Hipnotik uykuda daha çabuk ve daha kolay başarı elde etmek için süje olarak henüz ergen olmamış çocukları veya kadınları seçmelidir. Bilhassa bunlardan çakır gözlü olanlar daha çok tesir altında katırlar. 

Hipnoz Nasıl Yapılır

Uyutma gücünün idmana muhtaç dört vasıtası vardır. Bunlardan birincisi: Nazar yani dikkatli bir bakış. İkincisi: Telkin yani söz. Üçüncüsü: Temaslı veya temassız paslar yani el hareketleri. Dördüncüsü: Fikrin sabitlenmesidir.

Süjeyi Uyutma

Hipnozcu gözlerini hiç kırpmaksızın on dakikadan yirmi beş dakikaya kadar veya biraz daha fazla bir zaman, gözlerini orta derecede açık halde; süjenin (hipnotize edilmek istenen kişinin) iki kaşının ortasına diker. Süje de gözlerini uyutucunun göz bebeklerine dikerek bakmaya devam ederse süjede teshir denilen özel bir hal yani hipnoz uykusu oluşur. Bu sırada süje, söylenilen her şeye inanmak ve verilen her emri yerine getirmek için kendisinde şuursuz ve iradesiz bir eğilim duyar. 

Hipnozcu süjeye, süje de hipnozcunun gözlerine bakarken; hipnozcu, süjeyi uyutacağına dair kendisinde; mutlak bir inanç, kuvvetli bir irade ve büyük bir azmin mevcut bulunduğuna dair inanç ve özgüvene sahip olmalıdır. Bu duygu ve düşüncelere sahip bulunmak ve süjeyi de bunlara inandırmak, telkinin etkisini artırır. Süjenin, hipnozcunun gözlerine bakarken kendisinin uyuyacağına, hipnozcunun bakışlarının tesirinden kurtulamayacağına inanması ve bir iki kuvvetli bakıştan sonra vücudunda bir tuhaflık, uykusuzluk, başında ve göz kapaklarında bir ağırlık hissetmeye başladığına inanması ve böyle düşünmesi tesiri arttırır.

Hipnozcu, gözlerini süjenin gözlerine bir iki karış ya da en çok otuz santim kadar yaklaştırmalı ve ellerini de elleri içine almalıdır. Süjenin arkası, hipnozcunun da kendi yüzü ışığa karşı olmalıdır. Gözlerin karşılaşmasından üç dört dakika sonra hipnozcu, süjeye vücudunda bir tuhaflık başladığını, başına bir ağırlık çöktüğünü, göz kapaklarının ağır ağır kapanmaya başladığını, uykuyu düşünmesini ve biraz sonra uyuyacağını, direnmesinin gereksizliğini ve istese de istemese de uyuyacağını, sorularına doğru cevap vermesini kuvvetli ve emredici bir sesle telkine başlar.

Hipnozcu, sesinin tonunu ona etki edecek tarzda kullanmalıdır. Bu sırada hipnozcu, süjenin başından kollarına doğru; vücuduna değmeksizin yukarıdan aşağı doğru paslar yapar. Başından kola veya başından mideye kadar indikten sonra avucunu yumar ve tekrar yukarıda açar. Bu suretle paslara devam edilir.

Süjenin göz kapakları kapandıktan sonra hipnozcu sağ elin şehadet parmağını, burun köküne yeni iki kaş arasına doğru bir karış mesafeye kadar yaklaştırır. Dört beş dakika kadar düz olarak tutar. Sonra yavaş fakat çok kuvvetle emir vererek derin ve ağır bir uyku ile uyumasını ve uyandırılmadan evvel kesinlikle göz kapaklarını kaldırmamasını ve zaten kendisi müsaade etmedikçe kaldırmaya gücünün yetmeyeceğini otoriter telkin eder.

Baş parmaklarla; süjenin kapalı olan göz kapakları üzerine temaslı olarak fakat hafifçe yukarıdan aşağıya doğru pas yapılır. “Artık gözlerin açılmaz, göz kapaklarını kaldırmaya gücün yetmeyecek” diye telkin verilir. Süje; hiçbir gürültü ve hareket yapmaksızın ve süjeye de yaptırmaksızın, sekiz on dakika kadar uykusunun derinleşmesini sağlamak için kendi başına istirahate bırakılır. Uyku iyice derinleşmeden; süjeyi hareket ettirmek, bir yerden başka bir yere kaldırmak, uykunun dağılmasına sebep olduğu gibi her iki tarafın da istek ve iradesi üzerinde olumsuz etki yapar. 

Süjeyi Konuşturma

Süjeler uyutulduktan sonra sorulacak suallere ya kolaylıkla veya zorlukla cevap verirler yahut da cevap vermeye güçleri yetmez. Hipnozcu, cevap veremeyecek güçte olan süjelerin kulaklarına hafif ve temaslı paslar yapar. Kulak memesini hafifçe tutarak, kendisine; “Sözlerimi işittin ve bana cevap ver. Üzülme, çok rahatsın. Korkacak, üzülecek hiç bir şey yok, söyle” diye telkin eder. Ve bu sözleri gerektiği kadar tekrarlar.

Süje konuşmaya başlar. Eğer süje konuşmayı ister fakat yine de gücü yetmezse ve yutkunur durursa o zaman; boğaz üzerine birkaç hafif ,temaslı veya temassız pas yapılır. Süjenin çenesi hafif hafif okşanarak, kendisinde konuşmaya cesaret ve inanç getirilir. Süje böylece konuşmaya başlar.

Uyandıktan Sonra Tesiri Görülen Telkin

Süjenin iyice uyuduğuna ve bütün düşüncelerinden, fikirlerinden ve hislerinden tamamıyla ayrılmış olduğuna kani olunduktan sonra kendisinden bazı şeyler yapması istenir. Meselâ: “Kollarını kaldır ve ben emir vermedikçe indirme. Kolların böylece beş dakika duracak” denir ve böylece bırakılır. Yahut şiddetli bir soğuk telkin edilir ve üşümesi söylenir. Süje üşür ve titrer. Daha sonra sıcaklık telkin eder, ısıtır ve hattâ terletir. Yahut tat, koku, lezzet, acı, ekşi veya bunlara benzer şeyler telkin ederek kendisinin kabiliyeti ölçülür ve yapılacak telkin ona göre ayarlanır.

Süje tamamıyla telkine yatkın bir hale getirildikten sonra kendisine vazgeçmesi, terk etmesi lazım gelen kötü huylarından vazgeçmesini, bunların apaçık olan zararlarını birer birer ve çeşitli misaller vererek kendisine telkin eder. Ve bu kötü huylarından mutlaka ve kesinlikle vazgeçmesi, unutması hatta bir daha konuşmaması lazım gelen kişilerle konuşmaması emir yoluyla telkin edilir. Eğer bu emirlere karşı gelirse şiddetli bir cezaya çarptırılacağı telkin edilir ve bu telkinler tekrarlanır. Bu sırada süjenin sağ eli, hipnozcunun sağ avucunun içine alınır. Hafifçe sıkılır. Hipnozcu kendi sol elini de süjenin alnına hafifçe değdirir.  

Süjeyi Uyandırmak

Uyumakta olan bir süjeyi uyandırmak için kendisine “Artık seni uyandıracağım. Gözlerini açabilirsin. Şimdi birden ona kadar sayacağım. İşte ağır ağır saymaya başladım. Tam onda gözlerini aç ve artık uyan!” der. Bu telkinlere devam ederek ve hafif hafif süjenin yüzüne ve gözlerine üfleyerek ve aynı zamanda göz kapakları üzerine de birkaç defa aşağıdan yukarı doğru dokunmadan paslar yaparak uyanması sağlanır.

Hipnoz Uykusu Sürecinde Neler Olur

Letaergie derin uyku halinin başlangıcıdır. Derin bir soluma ile belli olur. Soluma sırasında hava ciğerlere girerken yutkunma ile karışık boğazda bir ıslık sesi işitilir. Aynı zamanda gözler kapanır. Fakat göz kapakları adi uykuda olduğu gibi göz kürelerini yavaş yavaş örtmez. Kapanacağı zaman kirpikler beraber süratli bir şekilde titrerler. Bu titreşimleri isteyerek taklit etmek kesinlikle mümkün değildir.

Bundan sonra süjenin başı arkaya düşer. Boynu ileri doğru fırlar. Vücudu uyuşuk bir halde bulunur. Sanki kolları vücuduna asılı imiş gibi durur. Kollarından biri kaldırılıp da kendi haline bırakılacak olsa pat diye düşer. Gözleri ya büsbütün veya yarı kapalı bulunur. Göz kapakları kaldırılacak olsa gözün siyah tabakasının ekseriya yukarıya kaymış, titremekte olduğu görülür. Kirpikler ise çok zaman durmaksızın titreşir durur.

Derin uyku (letargie) halinde bulunan süje alelâde telkin kabul etmez. Etse bile telkin aldığı fikirleri meydana çıkarmaya gücü yetmez. Ekseriya derin uyku haline hafif bir uyur-gezerlik (somnabulizme) hali de karışır. Bu karmaşık hal süjeyi telkine yatkın değilken telkin edilebilir hale getirir. Bir insanı derin uyku (letargie) haline sokmak için dikkatli bakış (nazar) veya bu işte kullanılan suni uyutma küresi gibi parlak bir cisim veya döner yuvarlak bir ayna kullanılır.

Bunun için de süje tamamen rahat edeceği surette, ışığa karşı bir koltuğa yerleştirilir. Sonra hipnozcu, süjenin karşısına geçer. İster ayakta durur, isterse yüksekçe bir sandalyeye oturur. Süjeye gözlerini hiç kırpmadan kendisinin iki kaşı ortasına bakmasını emreder. Süjenin iki gözü arasına ve bunun kökü ucuna veya rasgele gözlerinden birine dikkatini toplar. Süjeye; ağır, derin ve muntazam bir şekilde nefes almasını söyler.

Süjeye uzun uzadıya çok söz söylemek gerekmediği gibi bilhassa hislerini ifadeye veya bazı fikirler ileri sürmesine kesinlikle müsaade edilmez. Ancak süjenin anlayabileceği kısa bir iki sözle korkusunu gidermek ve yatıştırmakla kendisini uyutana olan güveninin artmasına çalışılır. Eğer parlak bir cisim veya- suni uyku küresi kullanılıyorsa bunu iki gözü arasına ve gözlerinden tahminen on beş santimetre uzağa ve bir az yükseğe koymak lazımdır.

Döner ayna kullanılıyorsa alet, süjenin önünde duran bir masanın üzerine koyulur ve gerekli telkinler yapıldıktan sonra süje kendi haline bırakılır. Eğer süjenin göz kapakları el ile indirilir ve bir perde ile ışık huzmelerinin gözüne çarpması önlenirse derin uyku (letargie) hali kaskatı olma (catalepsi) haline çevrilir. Katalepsinin en göze çarpan belirtisi sessizlik ve hareketsizliktir. Belirti vücudun sertleşmesi ve donup kalması ile karışıktır.

Katalepsi halinde bulunan süje ayakta bile tutulsa, kendisine istenilen her hangi bir durum verilse, o yine taşlaşmış gibi tamamıyla dengede durur. Gözleri açık, ve bakışları bir noktada durur, yüzü hissizdir. Göz kapaklarını pek seyrek kapadığı için gözlerinde yaş birikir, yanakları üzerinden akar. Süjenin el ve ayakları hatta bütün vücudu kendisine verilen ve yapılması pek güç, eziyetli olan bu duruşu bile hiç yorulmadan uzun bir süre muhafaza eder.

El ve ayakları oynatılır veya kaldırılırken insana pek hafifmiş gibi bir his verir. Büküldüğü veya gerildiği zaman da mafsallar hiç bir sertlik göstermezler. Katalepsi halinde hislerin tamamı körleşmiştir. Bu halde bulunan bir adama iğne batırılsa veyahut derisi yakılsa, o bunların hiç birini duymaz. Katalepsi halinde hiç bir sizi ve ağrı duymaksızın bir çok cerrahi ameliyatlar yapıldığı vakidir.

Katalepsi halinde bulunan süjenin, dış âlemle ilgisi kesilmiş gibidir. Böyle olmakla beraber bazı hisler ve bilhassa görme ile işitme kabiliyetleri az da olsa devam ederler. Merkezi sinir sistemi bu hisler vasıtası ile kendilerine gelen etkileri süjenin hiç haberi olmadan kaydeder. Sonra bu tesirler bilinç altında gizli bir halde kalır. Lâkin uyurgezerlik halinde telkinle yeniden uyandırılabilir.

Kaskatı olma yani katalepsi hali esasen beklenilmeyen, şiddetli bir gürültü veya şiddetli bir ışık tesiri altında meydana gelir. Bazılarında da bakışların, ışıkları aksettirebilen her hangi bir madde üzerinde toplanması ile meydana gelir. Bunun için süje elektrik asetilen, magnezyum ışığı gibi şiddetli bir ışık veren karşısına oturtulur ve bakışlarını ışık üzerinde toplaması tembih edilir. Çok defa pek kısa bir zamanda, bir iki saniye veya bir iki dakika sonra da ani olarak katalepsi hali meydana gelir.

Derin uyku, halinde süjenin gözleri kapalı bulunurken, şiddetle aydınlanmış bulunan bir oda içinde süjenin göz kapakları kaldırılarak gözleri birden bire açılacak olsa derin uyku hali, katalepsi haline döner. Katalepsinin devamı gözlerin ışık tesiri altında bulunmasına bağlıdır, gözler ışığa karşı bulundukça katalepsi hali devam eder. Süjeyi katalepsi halinden derin uykuya yani laterjiye geçirmek için göz kapaklarını kapayıvermek kâfidir.

Bu iki halin birbiri ardından geldiğini daha iyi anlayabilmek için garip bir deney vardır. Bu da süjenin yalnız bir gözünü kapamak ve ötekini açık bırakmakla yapılır. Gözü kapanan tarafı letarji haline geçeceği için bu halin belirtilerini gösterir. Gözün açık bulunduğu diğer taraf ise yine katalepsi halinde kalır.

Hipnoz uykusu içinde bulunan hallerin en önemlisi ve en çok rastlananı uyurgezerlik (somnabulizme) halidir. Bir süje hipnotize edildiği zaman, hemen her zaman; aniden somnabul haline geçer. Eğer süje, derin uyku haline sokulmuş ise hipnotizörün yapacağı bazı hareketlerle letarji hali, somnabul haline çevrilir. Tecrübesi az olan hipnozcular bazen süjelerinin letarji haline geçtiklerini fark etmezler. Bilmeyerek letarji halini somnabule çevirmiş olurlar.

Süje, uyurgezer haline sokulursa gözler kapalı veya yarı kapalı bulunur. Göz kapakları sık sık ve hafif hafif titrer. Kendi haline bırakılırsa uyumuş, daha doğrusu uyuşmuş gibi görünür. Fakat duruşunda letarjide olduğu kadar takatsizlik görülmez. Süjenin gözleri uyurgezer halinde bazen açık kalır. Önce sabit bir bakışla bakar fakat bu bakış alışkın olmayanlar tarafından fark edilmez. Bir süre sonra bu çeşit bakma doğal haline döner. O derece ki süje derin bir uyurgezerlik haline girmiş olduğu halde yarı uyanık sayılır.

Eğer hafif temaslarla bir organın üzerine dokunulacak ve hafifçe deri üzerine üflenecek olursa bu organda bir katılık, bir sertlik hâsıl olur. Katalepsi halinde vücudun kaskatı donup kalması ile bu katılık arasındaki fark şudur ki uyurgezer halinde iken donup kalmış olan bir organ, herhangi bir şekilde hareket ettirilmek istense mafsallarda belli bir tutukluğa rastlanır. Halbuki katalepside bu tutukluk hiç yoktur. Somnabul halinde, hafif bir dokunmakla veya üflemekle elde edilen bu sertlik, sade tek bir kas (adale) sınıfında değil, bir çok adalelerin kasların hepsinde ve bütün bir organda veya bütün vücutta meydana getirilebilir.

Somnabulizm halinde bulunan süje, eğer kendisine şöyle veya böyle yapacaksın diye hiçbir faaliyet telkin edilmemişse ilk bakışta uyumuş bir adam halini gösterir. Şayet başkası tarafından yapılan bir telkin ile veya kendi kendine telkinle her hangi bir hareketin yapılması emrini almışsa o zaman; normal, uyanık bir kimse profili gösterir. Somnabulizmde hassasiyet yani duyarlık çok çeşitlidir. Somnabul halinin sathi derecelerindeki tabii hassasiyet veyahut acı duymama, gerek telkin ile ve gerekse somnabulizmin diğer derecelerindeki tesir ve telkin ile tam bir duyu iptali (anestezi) haline gelir.

Uyurgezerlik halinin başlıca belirtisi ve en önemli tarafı telkin kabiliyetidir. Telkin alma kabiliyeti; bir süjenin, hakikat haline gelen bir fikri kabule gösterdiği eğilim ve istidattır. Somnabulizmde en hafıfınden en derinine kadar çeşitli dereceler vardır. Bu derecelerin hemen hepsinde bulunan telkin kabiliyeti,  süjenin şahsiyetinin, hafızasının, kavrama gücünün azalması nispetinde karşılıklı olarak azalır veya çoğalır.

Hipnoz Uyurgezerliği ve Safhaları

Hipnoz uyurgezerliğinin üç safhasından söz etmek gerekirse: Birinci safha: Hipnotizmanın en hafif halidir. Süjenin şahsiyeti pek fark edilir derecede değişmemiştir. İradesi zayıflar. Kendisini tecrubeciye bırakır, neticesini bekler. Akıl ve şuuru, bilinci tamamı ile yerindedir. Ne yaptığını, kendisinden ne beklendiğini bilir. Aldığı emre karşı koymaksızın boyun eğer. Hafızası normaldir. Tecrübe sırasında ve tecrübeden sonra, az çok gözüne çarpan olayları hatırlar.

Bu halde iken kendisine yapılan telkinleri alır ve uyanık bulunan şahsiyeti karşı koymaz. Yapılan telkinler genel kanaatlarına karşı değillerse daima yerine getirir. Süje istediği zaman kendisine yapılan telkinlere karşı koyabilmek gücünde olduğu için yapılacak telkinlere iradesi zorla yenilemez.

İkinci safha: İlk safhaya göre derindir. Burada artık somnabulizme ait belirtiler baş gösterir. Süjenin normal şahsiyeti gider, yerine ikinci bir şahsiyet geçer. Şuuru uyuşuk bir haldedir. Fakat henüz derin bir surette uyumuş değildir. Hipnoz hali derinleştikçe süjenin şuuru da daha çok bulanıklaşır, kaybolmaya başlar. Bu derecedeki süjeyi hipnotizma uykusundan uyandırmak için şiddetli bir hareket lâzımdır. Fakat süje, somnabulizmin ikinci safhasının ötesine geçmedikçe inançlarına şiddetle karşı bulunan veya ahlaka aykırı gelen yahut mânevi yükümlülüğü gerektiren bir olay ile de uyanabilir.

Hafıza süreklidir. Yani süje telkinin tesiri altında yaptığı bütün işleri hatırlar. Ama çok defa ne kendisini harekete sürükleyen sebebi yani telkin yapan kimseyi, ne de kendisine telkin yapılmış olduğunu hatırlayamaz. Kendi keyfi ile, kendi isteği ile hareket etmiş olduğunu sanır. Ve yaptıklarını izah edebilecek akla uygun sebepler gösterir. Kısacası süje aldığı telkinleri noktası noktasına yerine getirir.

Üçüncü safha: Derin bir uyku (hipnoz) halidir. Yukarıda söylediğimiz bütün belirtiler bunda tamamıyla gelişmiş olarak görülür. Hislerin bütün faaliyeti tamamıyla durmuş, süjenin şahsiyeti büsbütün kaybolmuştur. Alışılmış olan duyguları artık onun değildir. Tecrübe ve telkin neticesi olarak edindiği fikirler, önceleri bütün hayat ve hareketlerini düzenlerken şimdi onun üzerine hiçbir tesir yapamazlar.

Bununla beraber eski bilgilerden bir şeyin kaybolduğunu düşünmek yanlıştır. Bütün bunlar muhafaza altında var olmaya devam ederler. Ancak süje o esnada bunlara sahip değildir, onları kullanamayacak bir hale gelmiştir. Bütün bedeni iradesi, birdenbire telkin yapan kimsenin elleri arasına konmuş bir robot gibidir. Şahsiyeti böylece değişmiş olan süjenin, aynı zamanda düşünceleri de değişmiştir.

Bu halde kendi kendine göremeyen, anlayamayan ve muhakeme edemeyen süje, ne dış dünyadan bir fikir alır ne de kendi hareketlerinden ve onların doğuracağı neticelerden haberdar bulunur. İşte bu olağan üstü hal onun şahsi düşüncelerinin tamamile yok olmasından başka bir şey değildir. Şahsi düşüncelerinin yok edildiği bir yerde apaçıktır ki sorumluluk duygusu da bulunmaz. Çünkü yapacağı hareketleri kendi iradesi ile idare edemeyen veya değiştiremeyen bir kimsenin yaptığı işlerden dolayı ondan hesap sormak yerinde olmaz.

Somnabulizmin üçüncü safhasında bulunan süjenin hafızası da fikirleri ve şahsiyeti kadar derin bir değişime uğramıştır. Bir kere telkini aldı mı, artık filan fikir ve hissi ona kimin telkin ettiğini, belli bir hareket yapmaya sürükleyen kuvvetin ne olduğunu bilemez. Somnabul halden normal hale geçmek de çeşitli şekilde olur. Eğer süje suni üyku içinde iken harekette bulunur, gözleri açık olur ve ilk bakışta normal hayatın belirtilerini gösterirse hipnozcu tarafından daimi ve dikkatli bir göz altında bulundurulmadıkça normal hale dönüş fark edilemez.

Yapacağı harekette kısa bir an duraklama, sonra yine tereddütsüz başlama, göz kapaklarında hareket, bazı kaslarda kasılma somnabul halinden normal hale geçmenin dış belirtilerini teşkil eder. Eğer süje oturmuş bulunur ve uykudaymış gibi göz kapakları da kapalı bulunursa somnabul halden tabii hale geçer. Normal bir uykudan uyanışa benzer. Süje gözlerini açar, bazen gerinir. Göz kapaklarını oğuşturur. Çok defa pek iyi uyuduğunu söyler. Ve derhal tabii haline geçer. Bazen de süje şaşkın şaşkın etrafına bakınır. Bir iki dakika içinde kendini toplar gibi olur. Uyanış pek ağırdır. Eğer birden bire kalkacak olursa derin bir uykudan uyanan bir insan gibi ayakta sallandığı görülür.

Bazı süjeler gözlerini açar açmaz; hiç uyumadıklarını söylerler çünkü öyle zannederler.  Fakat üzerlerindeki uyuşukluk halinin neden ileri geldiğini ve ne kadar zamandan beri devam ettiğini, etraflarında neden ileri olduğunu, kendilerine yapılan telkinlerin nelerden ibaret bulunduğu sorulacak olsa hatırlarında bir boşluk olduğunu ve derin uykuya -girmeden önceki duygular ile uyandıktan sonraki duygularını bir birine yaklaştırdıkları görülür. Bu iki nokta arasında kendileri için boş bir zaman olmadığını, uyanıkken o zaman içinde hiçbir şeyden haberleri olmadığını, uyanıkken o zamanı hiç hatırlamayacaklarını bilemezler.

Somnabul hali hipnotizmanın diğer halleri ile birleşerek içinde (teshir) gibi gayet garip hadiseler görülebilen karışık bir çok haller de meydana getirir. Teshir halini husule getirebilmek için hipnotizör gözleri kapalı olan süjenin yakın bir mesafede karşısına geçer. Sonra süjenin göz kapaklarını parmakları ile açarak kendi gözlerinin, süjenin gözlerinin tam hizasında bulunmasına dikkat eder. O vakit süjenin gözleri açık kalır. Ve bakışları ısrarla hipnozcunun gözlerini takip eder. Eğer hipnozcu eğilecek olsa süje de eğilir, dönecek olsa süje de onun etrafında döner. Ve o surette hareket eder ki bakışlarını bir an için olsun hipnozcunun gözlerinden ayırmaz.

Bununla beraber süje bu halde bulunurken hipnotizör onun bakışlarını başka bir şey üzerinde de toplayabilir. Bunun için de süjenin bakışlarını toplamak istediği şeyi şiddetle kendi gözleri önüne koymak yeter. Mesela elinin parmağını birden bire gözlerinin önüne getirecek olsa, süjenin bakışları parmak tarafından teshir edilir. Süje artık gözlerini parmaktan ayıramaz. Gittiği yere kadar takip eder. Süjenin gözeri yani bakışları başka birinin gözlerine de aktarılabilir. Bunun için de süjeyi istenilen şahsın karşısına götürerek, gözlerini parmağın ucu ile tam gözü hizasına getirdikten sonra parmağı birden çekmek gerekir. Süje bundan sonra bu yeni şahsın gözlerini takip etmeye mecbur kalır.

Bunun gibi; süjenin bakışları bir resme, bir fotoğrafa dahi sabitlenebilir. Ve bunu bir adamın gözleriymiş gibi takibe mecbur kalır. Bakışları bir aynaya sabitlenecek olsa, orada kendi gözlerine bakar. Ayna çevrilecek olsa süje de aynanın etrafında döner. Eğer kendisini teshir eden şey bakışlarından uzaklaştırılmak istense süje bütün engelleri yıkarak, devirerek onu bulmaya çalışır. Üzerine atılır. Eğer ara yere bir adam veya bir şey gelirse uyanıkken gösteremeyeceği büyük bir kuvvette onları kenara atmak için çaba harcar.

Telkin Örnekleri

“Bana dikkatle bak. Uykudan başka aklına birşey getirme. Şimdi göz kapaklarında bir ağırlık, gözlerinde bir yorgunluk duyacaksın. Işığa bak. Gözlerin kendiliğinden açılıp kapanmaya başladı. Şimdi de yaşaracak. Gözlerin kapanıyor. Şimdi uyuyacaksın. İşte uyuyorsun. Uyudun bile” der ve bir taraftan da süjenin göz kapaklarını baş parmaklarınla hafifçe kapar ve hafif olarak bir kaç temaslı pas yaparsın.

İş buraya geldikten sonra: “Gözlerin kapandı, artık açamazsın, kollarında, bacaklarında bir ağırlık var. Şimdi artık hiçbir şey duyamayacaksın. Ellerin ayakların hareketsiz duruyor. Artık hiçbir şey görmüyorsun. Uyudun, daha derin, en derin bir uyku ile uyu” diye son cümleleri bir kaç defa ve emir edercesine tekrar etmek lâzımdır. Hipnozcu, bazı inatçı süjelerin göz kapaklarını parmakları ile kapatıp ellerini çekmeksizin bir iki dakika durur. Ve telkinlerine devam eder. Şöyle ki: “Göz kapakların bir birine  yapışmış gibi. Artık açamazsın. Uykuya olan ihtiyacın gittikçe daha artacak. Artık karşı koyamazsın, uyuyorsun.”

Hipnozcunun, süjeye “Artık göz kapakların birbirine yapışmış gibi, açamazsın” demesiyle, nasıl süjenin göz kapaklarını kımıldatmaya gücü yetmiyorsa “Bacakların da artık hareket edemez, kımıldamaz” diye telkin etmekle de süjenin dizlerinden hareket gücünü kaldırırsın. Bunun gibi; çok sıcak bir zamanda şiddetli bir soğuk olduğunu telkin etmekle, süjenin dişlerini birbirine vurduracak kadar üşütür ve tersine çok soğukta da sıcak telkin etmekle, şiddetle terleyecek kadar ısıtırsın. Bunun gibi süjenin bir kimseyi sevmesi istenirse sevmesini, nefret etmesi istenirse, nefret etmesini emir ve telkin eder ve her dileğinde başarı kazanırsın…

BU İÇERİĞİ NE KADAR BEĞENDİNİZ?

Puanlamak için bir yıldıza tıklayın!

Ortalama değerlendirme 0 / 5. Oy sayımı: 0

Şu ana kadar oy yok! Bu gönderiye ilk oy veren siz olun.

Bu yazı sizin için yararlı olmadığı için üzgünüz!

Bu gönderiyi geliştirelim!

Bize bu yazıyı nasıl geliştirebileceğimizi söyleyin?

Keşfet

ParanormalHaber sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et

ParanormalHaber sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et