Hastanedeki Esrarengiz Kadın
Gerçek Korku Hikayeleri – Biri bir devlet hastanesinin eskiden doğumhane olan odasında, diğeri ise bir köy evinin ahırında geçen 2 kısa yaşanmış korku hikayesi…
Hastanedeki Esrarengiz Kadın
Yaşanmış Korku Hikayeleri – 2010 senesinde, bir kış günü, annemi ameliyat için hastaneye yatırmama gerekmişti. Annem acil olarak ameliyata alınmıştı ve doğal olarak ben de o gün çok yorulmuştum. Odada iki hasta, bir boş yatak vardı. Diğer hastanın yakınına “Senin evin yakın. Sen git. Ben bakarım senin hastana.” dedim ve gece 12 gibi yatağa uzandım.. Daha tam dalmamıştım. Başı örtülü bir kadın, yatağımın başına gelip bana “Kalk! Çocuğumu emzireceğim.” diye seslendi. Yarı uykulu, uzandığım yerden kalktım. Ancak yataktan doğrulduğumda yakınımda kimse yoktu. Ürpermiştim… İşin ilginci; aynı şeyi -rüya mı diyeyim artık, bilemiyorum- sabaha kadar gördüm durdum.
Sabah kalktım. Kimseye bir şey demedim. Yorgundum; ondan dolayı olabilir diye düşündüm. Ertesi gün yine aynıydı… Yine aynı kadın, ben koridorlarda dolaşıp duruyorum.. Keza üçüncü gün… Yine tam artık gözlerim kapanmak üzereyken ortaya çıkan aynı kadın… Kalktım. Pencereden baktım. Geceyarısı saat 03:00 suları… Aşağıda, hastanenin bahçesinde, bankta oturur şekilde yine o esrarengiz kadını gördüm!
Kendi kendime söylendim “Benden ne istiyorsun?” diye ama bir an yanına inmek geldi içimden. Ceketimi alıp koştum. Güvenlik “Nereye?” diye arkamdan sesleniyordu. “Geleceğim” dedim onlara. Kadının oturmakta olduğu bankın önüne vardığımda; kimse yoktu. Ben de onun oturduğu yere oturup, kendi odamızın penceresine baktım. Şimdi esrarengiz kadın o pencereden bana bakıyordu! Gözleri kıpkırmızıydı…
Güvenlik görevlileri beni izliyordu. Yüzümü eğip içeri girdim çünkü ağlıyordum. İstemsiz akıyordu yaşlar gözümden. Sabah oldu. Servisin hemşiresine sordum “Burası eskiden neydi?” diye.. “Bu kat üç ay öncesine kadar doğumhane idi.” dedi hemşire. Kanım donmuştu. “İyi misiniz?” diye kolumdan tuttu hemşire. Su verdi. Olayı anlattım. Bir kadın, o odada, doğum sırasında ölmüştü. O yatakta üstelik… İçeri geçtim. Yatağın çarşafını filan kaldırdım. Yatağı ters çevirdim.
Ne göreyim! Yatak, kanlı ranzaya yapışmış vaziyetteydi… Baş hemşireye gidip “Bu yatağın hali ne?” diye sordum. “Bütçemiz yok. Devlet hastanesi burası; ne bekliyordun ki?” dedi bana. Yatak, leş gibiydi. Hastanede geçirdiğim sonraki 10 gün süresince sandalyede oturdum sabaha kadar o yatağı izleyerek. O esrarengiz kadını bir daha hiç ama hiç görmedim. Ara sıra o banka gidip, hala oturup, o odanın penceresine bakıyorum…