Çocukları Nazardan Korumak İçin
Nazar inancına hemen hemen dünyanın her yerinde rastlanılmaktadır. Çok eskiden beri bu zararlı kuvvete karşı konulmaya, onun zararlı ve bazen öldürücü gücünden korunulmaya çalışılmıştır.
Psikolojik temelinde kıskançlık ve haset duygularının yattığı bu tahrip edici enerji, ruhun dışa açılan iki noktası olarak kabul edilen gözlerden fışkırarak kurbanına isabet etmektedir. Gözlerden yayılan bu negatif enerjiyi durdurmak veya şerrinden korunmakla ilgili olarak akla ilk gelen çare de “göze gözle” karşı koymak düşüncesi olmuştur.
Bu sebeple, rengi ve şekli gözü andıran her obje ya olduğu gibi ya da bazı eklemeler eşliğinde nazardan koruyucu bir savunma gereci olarak kullanılmıştır. Özellikle göz şeklindeki amulet olarak isimlendirilen objeler en çok kullanılan korunma gereçleri olmuşlardır. Babil’de nazara karşı amuletler kullanıldığı gibi, özellikle Eski Mısır’da “Osiris’in Gözü” adıyla tanınan amuletler pek meşhurdur”.
Müslüman kavimler, Ön Asya ile Orta Asya’yı fethettikleri zaman, halen buralarda yaşamakta olan Babil ve Asur halk inançlarının mirasına da konup, bu arada nazar inancını da benimsemişlerdir. Bugün Müslüman ülkelerinin hemen hepsinde, insanların üçte ikisinin nazardan öldüğü inancı çok yaygındır. Yunanlıların matısma, Arapların el ayn ya da isabet-i ayn, İranlıların bed nezer, Hintlilerin sihr dedikleri bu çarpıcı kuvvetin adı, Türkiye’de, nazar, göz değme, göze gelme, pis göz, kem göz, kötü gözdür. Nazar inancına bugün hâlâ Avrupa’da, özellikle İtalya’da, Balkanlar’da ve Rusya’da rastlanılmaktadır.
Nazardan Korunma
Her çeşit canlı ve cansız varlığı tehdit eden nazar, özellikle geçiş sırasında olan çocuklar için büyük bir tehlike arz etmektedir. Bu bakımdan çocuk sahibi anneler ve aileler, çocuklarını bu çarpıcı kuvvetin zararından korumak için birçok çarelere başvururlar. Bu çarelerin başlıcaları şunlardır:
- Göz boncuğu ve nazarlık takılır.
- Kem gözlü olduğu düşünülen biri gördükten sonra çocuk yıkanır.
- Çocuk kasten kirli gezdirilir. (Benzer şekilde Hindistan’ın bazı bölgelerinde nazar değmesin diye çocuğun yüzü altı aydan önce yıkanmaz.)
- Çocuğun yüzüne, kulağının arkasına kazan karası (is) sürülür. (Güney Almanya’da çocukların alnına nazar değmesin diye insan
pisliği sürülür.) - Yatağının başucuna; Kur’an, balta, tabanca konur.
- Höllüğü ve bezleri dışarı bırakılmaz (Höllük:Anadolu’nun kimi yerlerinde, kundak çocuklarının altına kundak içi bezi yerine konulan, kuru, elenmiş ince toprak.)
- Hocaya okutulur.
- Türbeye götürülür.
- Çocuğun yaşı söylenmez. (Benzer şekilde Filistin’de güzel ve iyi gelişmiş bir çocuğun yaşı sorulduğu zaman, gerçekte olduğundan daha büyük söylenir.)
- Çocuğa kötü elbise giydirilir. Örneğin Eskişehir’de çocuğa eski elbise giydirilir. Eğer, çocuğa yeni elbise giydirmek zorunluğu varsa, bu elbisenin bir tarafı yırtılır yahut elbise tersyüz edilerek giydirilir.
- Yüzüne tükürük çalınır. (Ordu ve Manisa’da çocuğu okuyan kimseler, tükrüklerini çocuğun alnına sürerler. Yunanlılar, kötü göze karşı tükürürler.)
- Yaşlı kadınlar çocuğun yüzüne karşı okuyup üflerler. Suriye’de çocuğun yüzüne üflenir. Almanya’da çocuğun ağzına üç defa üflenir.
[…] “dua”yı okuyan kimse gece korkusundan kurtulmuş olur. Gece korkan çocuklarımızı yatırırken bu “dua”yı okutursak, onların da rahat bir uyku uyumalarını […]