Cinli Köyde Yaşadıklarım
Cinli Korku Hikayeleri – Bir jandarma erinin, Bursa’nın İnegöl ilçesinde bulunan Üç Çatallı ismiyle bilinen bir cinli köyde yaşadığı korku dolu olayın hikayesi…
Üç Çatallı İsminde Bir Köy
İsmim Fahri (K.). 26 Şubat 2008’de saat l8:50 civarında bir şikayet aldık. Telefonda kişinin sesi titriyordu ve ses gelip gidiyordu. Az çok anladığımız kadarıyla Üç Çatallı denilen köye gitmemiz istendi. Amirim ve üç arkadaşım olay yerine gitmek için hazırlandık. Hava çok soğuktu. Benim o köy hakkında tek bildiğim orada kimsenin yaşamadığı idi. Araca atlayıp yarım saat süren bir yolculuktan sonra köye vardık. Köyün girişinde sağda ve solda sırasıyla incir ağacı, erik ağacı, vişne ağaçları vardı. Mevsim itibariyle daha hamdılar. Köy en fazla 15 haneli bir yer gibiydi. Net olarak bir şey söylemek zor. Köyün evlerinin kapılarında bir şey dikkatimizi çekti.
Ev Terk Edilmişti
Hepsinin kapılarının üzerinde Arapça harfler ve altında Türkçe’deki M harfine benzer bir işaret yazılıydı. Amirim bize “Ev sahipleri yapmıştır” dedi. Köyde ne bir Allahın kulu ne de olay vardı. Evlerin hepsi terk edilmişti. Caminin oraya vardık. Elimizi yüzümüzü yıkadık. Caminin yanında bulunan bir evin kapısının aralandığını gördüm. Amirime haber verdim “Gir, bak!” dedi. Silahımı kontrol edip eve doğru hareket ettim. İçeri girdim ama yoğun bir leş kokusu vardı içeride. Daha fazla dayanamayıp, kapıyı çekip dışarı çıktım. Amirim “Namaz kılalım.” dedi. Akşam namazını camide kılmaya karar verdik. Abdestlerimizi alıp camiye girdik. Caminin her yeri dökülmüş, cami neredeyse yıkılacak duruma gelmişti.
İhtiyar Kadının Konuştuğu Gölge
Çok dikkatli bir şekilde namazlarımızı kıldık. Namaz sonrasında aracımıza bindik. Olay olmadığı için geri dönecektik. Tam bu sırada yaşlı bir teyze gördük. Elinde iki tane taş ile bir eve girdi. Arkasından biz de onu takip ettik. Teyze, camları muşamba kaplı evde kalıyordu. İçeriden yaşlı teyzenin biriyle konuştuğunu duyduk. İçeride, ondan başka siyahlı biri daha vardı galiba. Teyzeyi net olarak görmüş olmamıza rağmen yanındakini tam göremedik.
Tam içeriye girecektik ki olay hakkında bilgi almak için teyze aniden kapı eşiğinde dikiliverdi. Durumu anlattık; içeri aldı bizi. Ancak evde yalnızdı. Az önceki adamı sorduk. “Ne adamı oğlum? Ben yalnız yaşıyorum.” dedi. Gördüğümüz neydi bilmiyoruz. Teyze evde taş pişiriyordu; acıdık, arabada kalan poğaçalardan getirdik. Bize her şeyi anlattı. “Neden sen de gitmedin köyden?” diye sorduk. “Beni korkutuyorlar.” dedi hatta “kızına musallat olduklarını” söyledi. “Buradan gittiğinde onu öldüreceklerini” söyledi. Sonra birden bize “Burayı terk edin! Burdan çıkın; öleceksiniz!” dedi.
Bizi Taşlamaya Başladılar
Apar topar evden çıktık. O gölgeyi tekrar gördük evin içinde. Araca atlayıp şubeye dönecektik. Yolun kenarındaki incir ağacının altında dört beş tane yaşlı adamın kavga ettiğini gördük. İndik tabi ayırmak için. Çok güçlüydüler yani yaşlarından beklenmeyecek derecede şaşırtıcı seviyede güçleri vardı. Birden kavgayı bırakıp bize saldırmaya başladılar. Silah kullanmak istemedik. Araca biner binmez bize taş atmaya başladılar. Araba stop etti. Aşağı vurdurmak için indiğimizde adamlar orada yoktu. Kısaca bu köyden gitmemiz gerekeni anlamıştık.
Aracı vurdurup çalıştırdık. Şubeye vardık. Bir hafta sonra öğle saatinde yani l3:30 civarı köydeki yalnız teyzeye yemek, giyecek vs. vermek için arkadaşımla döndük. Ancak teyze o evde yoktu. Evden uzaklaşırken arkadaşın kafasına taş geldi. Ardından benim sırtıma geldi, aceleyle arabaya atlayıp şubeye döndük…