Bir şey soldan sağa doğru yavaş yavaş yürüyüp, tam camın önünde durdu ve ağır ağır yüzünü bize döndü. Perde kapalı olduğundan Allah’tan sadece gölgesini görebiliyorduk. Gölgenin normal insan gibi kol bacak ve kafası belli oluyordu ama bir insan olamayacak kadar uzun bir şeydi. Birden cama doğru yürümeye başladı ama normal insan gibi değil, sanki kayıyormuşçasına. Ben korkudan ayağa fırlayıp kaçmaya çalıştım ama kuzen kolumdan tuttu. Fısıldayarak “Dur” dedi. Gölge yaklaştı, yaklaştı, yaklaştı… Bütün perde gölgeyle 1 ya da 2 saniyeliğine kaplandı ve sonra birden yok oldu. Yerde oturmuş ağlıyordum. Artık tek istediğim bu yerden gitmekti.
Kuzen hiç etkilenmemişçesine gidip ışıkları açtı. “Şimdi anladın mı?” dedi. “Neyi anlayacaktım ki?” Bunların hiçbir açıklaması yoktu ve daha çok kafamı karıştırıp korkmamı sağlamıştı. Bir şey demeden kapıya yöneldim. Tam çıkacakken kuzen “Dur!” dedi. “Şimdi çıkarsan hiç güzel olmaz. 10 dakika daha bekle…” Saatime baktığımda saat 03:50’ydi. Evet 03:50! Neredeyse bir saat boyunca biz o şeye bakıp durmuşuz! Sanki zaman atlaması yaşamışız gibi gelmişti. Geri döndüm. Koltuğa oturdum ve kuzen Hatırlıyor musun?” diye söze girdi. “Neyi lan neyi kuzen!? Neyi!” diye bağırdım bir an. Acayip korkuyordum. “Büyükbabamın anlattığı beyaz adamı” dedi…
Büyükbabamızın Anlattığı O Hikaye
Bu arada dedeme biz büyükbaba derdik. “Büyükbaban kim?” demeyin. Şimdi o hikayeye geçiyorum: Eskiden o bakıcı evi babamın babaannesinin eviymiş ve her gece evde mutlaka babamın amcaları, enişteleri filan olurmuş. Aile geniş…
Biraz evin yapısını anlatayım: Birincisalonda oturunca sokak kapısı normal, bildiğiniz balkon kapısı. Dışarıda aşağı doğru bir merdiven, merdivenden önce de balkon var. Balkonda masa, sandalye filan yani salondan balkon rahatça gözüküyor. Babamın babaannesi, balkon tam karşıda kalacak şekilde duran koltuğa otururmuş hep. Çok yaşlı olduğu dönemlerde olmuş bu olay da. Çok büyük bir şey değil ama bana göre bir kanıttı anlatılanların gerçek olduğuna dair.
Bir gece babam ,büyükbabam, babamın babaannesi oturuyorlarmış salonda. Büyükbabam o zamanlar daha genç… Kalkmış tuvalete gitmiş. Babamın babaannesi 5 dakika sonra babama “Oğlum bak bakıyım; baban balkona çıktı galiba” demiş. Babam da “Yok babaanne; babam tuvalette” demiş. Babaanne “E; balkondaki kim?” deyince, babam balkonda oturan beyaz gömlekli adamı görmüş. Olayda büyütülecek bir şey yok gerçi ama benim kafamdaki taşların yerine oturmasına bir nebze yardımcı olmuştu o zamanlar.
Her Cuma Gecesi Görünen Beyazlı Adam
Kuzen bunu tekrar anlattıktan sonra ekledi “Her cuma gece 03:00’te o adamı görüyoruz kuzen. Haftanın her günü de daha demin gördüğümüz olay oluyor sürekli. Bu artık herkes için normal. Getirmediğimiz hoca kalmadı. Hepsi de ‘Buradan çıkın, sizi istemiyorlar’ dedi ama şu ana kadar bize bir zararları olmadı” dedi. Bizi istemediklerini aynı sene içinde anlayacaktım ama çok geç olacaktı… Bir an afalladım. Kim olduklarını, neden bizi istemediklerini bilmek filan istemiyordum artık. Eve çıkıp yatağa girdim ama uyuyamadım sabaha kadar. Kötü niyetli varlıklar olmadıklarını biliyordum çünkü amaçları korkutmak olsa her gece rüyama girerdi ama orada kaldığım sürece hiçbir zaman rüya görmedim. Belki de Hz. Ali’nin resminin olduğu odada yatmamdan dolayıdır bilemiyorum…
Sabah ezanına doğru uyumuşum. Uyandığımda saat 14:00 civarı idi. Acayip uyumuşum. Kahvaltımı ettikten sonra dışarı; kuzeni bulmaya gittim. Köpeklere yemek veriyordu. Bu arada atı anlatmayı unuttum… İki gün sonra ileriki köyde buldular atı. Ama eğeri ve nalları yoktu. Her neyse kuzenin yanına gittim “Günaydın” “Hele şükür uyandın.” Cevap vermeden atı eğerlemeye gittim. Kuzen arkamdan koşup, elinde yemek kabıyla “Ne oldu olum?” dedi. “Nasıl ne oldu lan? Nasıl ne oldu? Ağzına sıçtığımın geri zekalısı! Psikolojimi bozdunuz buraya geldiğimden beri. Bir de ne oldu diye mi soruyorsun şerefsiz!?” “Kuzen tamam; ne kızıyorsun? Biraz ani oldu belki ama bunları bilmen gerekliydi. Hem sen istedin göstermemi.” Arkamı dönüp yürümeye devam ettim. Gözlerimden akan iki damla yaşı tutamadım zaten tutmaya da çalışmamıştım.