Canlı Gömülen İnsanların Korkunç Hikayeleri
Korkunç Hikayeler – Kazara yahut bilerek; daha ölmeden canlı canlı mezara gömülen talihsiz insanların, insanın nefesini daraltan korkunç hikayeleri.
Rosangela Almeida dos Santos’un Hikayesi
Brezilya’da duyanların inanmakta güçlük çektiği bir olay yaşandı. Öldü sanılarak gömülen kadın, iddialara göre 11 gün boyunca tabutundan çıkmak için uğraştı. Kadının çığlıklarını duyarak gelen çevre sakinleri 37 yaşındaki kadının tabuttan çıkmayı başaramayan cansız bedeniyle karşılaştı. Akıllara durgunluk veren olay Brezilya’nın Riachao das Neves şehrinde yaşandı. Kaldırıldığı hastanede septik şok geçirerek öldüğü açıklanan 37 yaşındaki Rosangela Almeida dos Santos, ertesi gün Senhora Santana mezarlığına gömüldü.
Ancak iddialara göre, Santos’un gömülmesinden günler sonra sonra çevre sakinleri mezarlıktan sesler geldiğini fark etti. Kadının gömüldüğü taş mezara gelen vatandaşlar, tabutu kırdıklarında ise büyük bir şok yaşadı. Öldü sanılan kadının kafası ve ellerinde yeni oluştuğu görülen yaralar vardı. Bazı vatandaşların kadının el ve ayaklarına dokunarak “vücudu hala sıcak” dediği görüntüler de Brezilya televizyonlarında yayınlandı.
Octavia Smith Hatcher’ın Hikayesi
1800’lerin sonlarına gelinmişken, ABD’nin Kentucky eyaleti korkunç bir salgınla çalkalanıyordu. Bu salgının neden olduğu en trajik vaka ise Octavia Smith Hatcher adlı bir kadındı. Henüz bebek olan oğlunu salgın sonrası kaybeden Hatcher, depresyona girip yataklara düşer. Zamanla iyice hastalandı ve sonunda komaya girdi. Birkaç ay sonrasında da hala yatağındayken öldüğü ilan edildi. Ardından da hemen gömüldü.
Cenazeden bir hafta sonra, kasabadaki çoğu insan Octavia’nınki ile aynı belirtileri gösteren bir hastalığa yakalanıp komaya girdi. Ancak bu hastalığa yakalananlar bir süre sonra komadan çıkmayı başarıyorlardı. Durum böyle olunca Octavia’nın kocası, karısının da hala yaşarken gömüldüğünden, aslında bir süre sonra uyanacağından korkmaya başlamıştı.
Hemen mezarlığa gidip, eşinin mezarını açtıran adam, bu korkusunun gerçek olduğunu anladı. Tabutun iç kısmında tırnak izleri vardı. Octavia’nın tırnaklarında da kan izleri… Yüzü ise dehşete düşmüş bir ifadeyle bakmaktaydı. Bu üzücü olayın ardından Octavia tekrar gömüldü ve eşi tarafından adına bir anıt dikildi. Bu anıt günümüzde halen ayaktadır. Afrika’ya ait bir sinek türünün neden olduğu uyku hastalığının tüm bu olaylara sebep olduğu düşünülüyor.
Mina El Houari’nin Hikayesi
2014 Mayıs’ında, 25 yaşındaki Fransız bir kadın olan Mina El Hourai, Fas’ta yaşayan biriyle internet üzerinden aylarca konuştuktan sonra ilk buluşmasına hazırlanmaktadır. Uçaktan indikten sonra Fas’taki oteline gelen ve giriş yapan kadın, otelden hiçbir zaman çıkış yapmaz. Birlikte güzel bir akşam geçiren ikilinin gecesi, Mina’nın birdenbire yere yığılıp kalmasıyla sonlanır.
Bunun üzerine adam, polise veya ambulansa haber vermek yerine kadının öldüğünü varsayıp bahçesine gömmeye karar verir. Ancak Mina aslında ölmemiştir. Diyabet olan ve o an diyabetik komaya giren kadın, sevgilisi tarafından ölü sanılmıştır. Birkaç günün ardından Mina’nın ailesi kayıp ilanı verir ve Fas’a giderek kızlarını bulmaya çalışır.
Polisler adamı sonunda yakalar ve evini araştırırlar. Toprak lekeli elbiselerini ve mezarı kazmak için kullandığı kazmayı bulurlar, sonrasında da korkunç manzarayla karşılaşırlar. Adam aslında Mina’yı öldürmüştür, suçunu itiraf eder ve kasten adam öldürmekten yargılanır.
Lawrence Cawthorn’un Hikayesi
Londralı bir kasap olan Lawrence Cawthorn, 1661 yılında ciddi bir hastalığa yakalanır. Lawrence’ın varisi, adamın hemen ölmesini istiyordur; böylece mirasa konabilecektir. Herhangi bir doktor onayı olmadan Lawrence ölü olarak ilan edilir ve yakınlardaki bir mezarlığa gömülür.
Defin işleminin hemen ardından, cenazedekiler tabutun içinden gelen çığlıklar duymaya başlarlar. Hızla tabutu tekrar çıkartırlar ancak geç kalmışlardır. Lawrence Cawthorn’un gözleri neredeyse yerinden fırlamış, kaçabilmek için tabuta vurmaktan kafası kanlar içinde kalmıştır.
Mrs. Boger’ın Hikayesi
Charles Boger ve eşi, Pennysylvania’daki çiftliklerinde sıradan günler geçirirlerken, 1893 Temmuz’unda Bayan Boger bilinmeyen nedenlerden aniden ölür. Doktorlar ölümünü doğrular ve ardından kadın gömülür. Bir süre sonra Charles Boger’ın arkadaşlarından biri Charles’a gider ve karısının yıllar önce histeri krizleri yaşadığını söyleyerek aslında ölmemiş olabileceğini söyler.
Karısının canlı canlı gömülmüş olması fikri Charles’ın kafasına girer ve onu da histerik yapar. Charles, arkadaşlarıyla bir araya gelir ve mezarı kazar. Bulduğu şey şok edicidir, eşinin vücudu tabutun içinde ters yatmaktadır. Tabutundaki cam parçası kırılmış ve vücudunun her tarafına saplanmıştır. Her yeri kan içindedir, çizik doludur. Parmaklarının hiçbiri yerinde değildir. Bu korkunç keşfinin ardından Charles Boger’ın akıbetini ise kimse bilmemektedir.
Angelo Hays’in Hikayesi
Canlı canlı gömülenler arasında şanslı olanlar da var. Bunlardan biri de Angelo Hays adlı, 19 yaşındaki genç bir erkek. Fransa‘da yaşayan Angelo, 1937’de motosikletiyle kasabada dolanırken kaza yapar ve kafasını tuğla duvara vurur. Doktorlar hiçbir şüpheleri olmaksızın Angelo’nun öldüğünü onaylar. Kazadan 3 gün sonra Angelo defnedilir.
Sigorta şirketi, Angelo’nun babasının daha yeni sağlık sigortası yaptırdığını fark eder ve para almak için ölüm yalanı attıklarından şüphelenir. Olayı araştırması için bir araştırmacı görevlendirirler. Araştırmacı, defnedilmesinin üzerinden henüz 2 gün geçmişken Angelo’nun mezarını tekrar çıkarttırır ve şok edici gerçekle karşılaşır; Angelo hala hayattadır.
Ölümü net olarak tasdik etmek için orada bulunan bir doktor, bedenin hala sıcak olduğunu ve kalbin de attığını fark eder. Hemen hastaneye götürülen Angelo kurtarılır. Anlaşılan başındaki ciddi yaralanma yüzünden bilincini kaybetmiştir. Bu olaydan sonra Angelo, tabutlara diri diri gömülenlerin uyandıklarında kurtulabilmesi için kullanabilecekleri ziller ekler. Bu yeni buluşuyla da tüm Fransa’yı turlar ve ünlü bir sima haline gelir.
Mr. Cornish’in Hikayesi
İngiltere’nin Bath bölgesinde belediye başkanı olan Mr. Cornish, 80 yaşında yüksek ateş nedeniyle hayatını kaybeder. Ölümünün hemen ardından gömülür. Mezarcı, gömme işlemini tamamlamak üzereyken oradan geçen insanlar tarafından içecek ikram edilmesi üzerine mola verir ve küçük bir sohbete dalar. Sohbet sırasında Bay Cornish’in yarı gömülü haldeki mezarından sesler gelmeye başlar.
Sesi duyanlar hemen yardıma koşar ve oksijeni bitmeden önce adamı kurtarmaya çalışırlar. Fakat ne yazık ki çok geç kalmışlardır; Bay Cornish mezarında dizleri ve dirsekleri kanamış halde, boğularak ölmüştür bile. Bu durumdan oldukça etkilenen Cornish’in kız kardeşi yakınlarına, aynı kaderi yaşamamak için gömülmeden önce kafasının kesilmesi isteğini iletir.
Uttar Pradesh Olayı
2014’ün Ağustos ayında, Hindistan’da yaşayan 6 yaşındaki küçük bir kız da diri diri gömülmüştür. Kızın amcasına göre kızın evine yakın bir yerlerde yaşayan evli bir çift, küçük kızın yanına yaklaşarak annelerinin yakındaki bir lunaparkta olduğunu söyleyerek kızı tarlaların ortasına götürerek boğmuş ve sonrasında da gömmüştür.
Şans da o ki, bölgede bulunan köylüler çiftin kızla beraber tarlaya girdiğini görmüş ve sonrasında yanlarında çocuk olmadan ayrıldıklarında şüphelenerek kızı aramaya çıkmışlardır. Kazılan mezarı bulan ve hemen kızı çıkaran köylüler, kızın bilincini kaybettiğini ve nefes almadığını fark ederler. Hemen hastaneye ulaşırlar, kız kurtarılır ve sonrasında da kendini kaçıranları tespit eder. Canlı canlı gömüldüğünüyse hatırlamaz.
35 Yaşındaki Rus Bir Adamın Hikayesi
Tarihteki diri diri gömülme vakalarından belki de en ilginci, gönüllü olarak ve isteyerek gömülen 35 yaşındaki Rus bir adama aittir. 2011 yılında, diri diri gömüldükten sonra kurtulmayı denemeye karar veren adamın sonu, trajik bir ölüm olur. Nedendir bilinmez ancak adam 24 saat toprak altında kalırsa hayatı boyunca çok şanslı biri olacağını düşünür.
Bir arkadaşının yardımıyla şehrin dışında bir mezar kazar. Tabutun içerisine hava akışını sağlayacak minik borular, bir şişe su ve cep telefonu da koyar. Tabuta girdikten sonra arkadaşı tabutu gömer ve mezarlıktan ayrılır. Adam, arkadaşını yalnızca bir kere arar ve iyi olduğunu söyler. Arkadaşı ertesi gün mezarlığa gelip tabutu çıkarır, ancak bir terslik vardır: Adam ölmüştür. Anlaşılan gece yağan yağmur nedeniyle hava boruları kapanmıştır ve adam boğularak ölmüştür.
Sipho William Mdletshe
1993 yılında, 24 yaşındaki bir Güney Afrikalı olan Sipho William Mdletshe ve nişanlısı araba kazası geçirirler. Nişanlısı kurtulurken, ağır şekilde yaralanan Sipho, öldüğü düşünülerek morga kaldırılır ve metal bir kutu içerisinde defin işlemine kadar bekletilir fakat aslında ölmemiştir, yalnızca bilincini kaybetmiştir.
İki gün iki gece boyunca kutuda kalan ve sonunda uyanan adam, bir sürelik şaşkınlığın ardından yardım çığlıkları atmaya başlar. Morgda görevli kişiler çığlıklarını duyar ve adamı çıkarırlar. İyileşme sürecini de atlatan Sipho, eve döndüğünde zombi olduğu gerekçesiyle sevgilisinin çığlıkları ve bağırışları arasında korkudan evi terk eder.
[…] yüzleri. Pek önemsemedim. İçeri; odaya geçtim. İçeri girdiğimde annemi ve babamı gördüm. Cenazenin tamamı battaniyeyle kapatılmıştı. Karnının orta yerine de bir bıçak koymuşlardı. […]
[…] başladı. Ailemden birilerinin kılığında, tuhaf, beni izleyen birilerini gördüm. Rüyamda diri diri gömüldüğüme bile şahit oldum. Üzerime duvarlar […]