Allah’a Sığınma (İstiaze) Duaları
Peygamber Efendimizin (s.a.v.) çeşitli dert, durum ve tuzaklardan korunmak için okumuş oldukları Allah’a sığınma (istiaze) duaları…
Kabir ve Cehennem Azabından Sığınma Duası
Ebu Hüreyre radıyallahu anh’ın rivayet eylediğine göre Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuşlardır ki: “Allah’ım! Kabir azabından sana sığınırım. Cehennem azabından sana sığınırım. Hayatın ve ölümün fitnelerinden sana sığınırım. Deccalin fitnelerinden sana sığınırım.” [1]Buhârî, Ezan, 149
اَللّٰهُمَّ اِنِّى اَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ وَمِنْ عَذَابِ النَّارِ وَمِنْ فِتْنَةِ الْمَحْيَا وَالْمَمَاتِ وَمِنْ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَّالِ
Cimrilik ve Korkaklıktan Sığınma Duası
Sad bin Ebî Vakkas radıyallahu anh’dan rivayet olunduğuna göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri şöyle istiaze ederlerdi: “Allahım! Cimrilikten sana sığınırım. Korkaklıktan sana sığınırım. Erzel-i ömre bırakılmaktan sana sığınırım, dünya fitnesinden: Yani Deccal fitnesinden sana sığınırım, kabir azabından sana sığınırım.” [2]Buhârî, Tefsîr, Sûre: 16
اَللّٰهُمَّ اِنِّى اَعُوذُ بِكَ مِنَ الْبُخْلِ وَاَعُوذُ بِكَ مِنَ الجُبْنِ وَاَعُوذُ بِكَ اَنْ أُرَدَّ اِلَى اَرْذَلِ الْعُمُرِ وَاَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الدُّنْيَا «يَعْنِى فِتْنَةِ الدَّجَّالِ» وَاَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ
Fakirlik Borç Tembellik İhtiyarlıktan Sığınma
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem: “Ve sizden erzel-i ömre bırakılanlar da vardır” (Nahl sûresi, 70) mealindeki âyet-i celîle nazil olduktan sonra Allah’a erzel-i ömürden de sığınmaya başladı. Hazret-i Aişe radıyallahu anha’dan rivayet olunduğuna göre Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle istiaze ederlerdi:
اَللّٰهُمَّ اِنِّى اَعُوذُ بِكَ مِنَ الْكَسَلِ وَالْهَرَمِ وَالْمَأْثَمِ وَالْمَغْرَمِ وَمِنْ فِتْنَةِ الْقَبْرِ وَعَذَابِ الْقَبْرِ وَمِنْ فِتْنَةِ النَّارِ وَعَذَابِ النَّارِ وَمِنْ شَرِّ فِتْنَةِ الْغِنَى وَاَعَوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ الْفَقْرِ وَاَعَوذُ بِك مِنْ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَّالِ. اَللّٰهُمَّ اغْسِلْ عَنِّى خَطَايَاىَ بِمَا*ءِ الثَّلْجِ وَالْبَرَدِ وَنَقِّ قَلْبِى مِنَ الْخَطَايَا كَمَا نَقَّيْتَ الثَّوْبَ الْاَبْيَضَ مِنَ الدَّنَسِ وَبَاعِدْ بَيْنِى وَبَيْنَ خَطَايَاىَ كَمَا بَاعَدْتَ بَيْنَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ
“Allahım, tembellikten, bunaklık vaki olacak derecede ihtiyarlıktan, ihtiyarlık çöküntüsünden, masıyet mahallerinde bulunmaktan, borçluluktan, kabir fitnesinden, kabir azabından, cehennemin fitnesinden, cehennemin azabından ve zenginlik fitnesinden sana sığınırım. Fakirliğin fitnesinden de sana sığınırım. El-Mesîhu’d-Deccal’in fitnesinden de sana sığınırım. Allah’ım hatalarımı kar ve dolu suyu ile yıka. Beyaz bir elbiseyi kirlerden temizlediğin gibi kalbimi de hatalardan temizle. Benimle hatalarımın arasını, maşrıkla mağribin arasını uzak kıldığın gibi uzak kıl.” [3]Buhârî, Deavât, 39
Ümmetin Toplu Cezalandırılmasından Sığınma
Buhari’nin İbni Abbas radıyallahu anhüma’dan rivayet ettiğine göre Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle istiaze etmişlerdir:
اَعُوذُ بِعِزَّتِكَ الَّذِى لٰا اِلٰهَ اِلَّا اَنْتَ الَّذِى لَا يَمُوتُ وَالْجِنُّ وَالْاِنْسُ يَمُوتُونَ
“Ya Rabb! Senin izzet ve kudretine sığınırım ki senden başka hiç bir ilâh yoktur. Ve sen ölmezsin. Cin ve insanlar ise ölürler.” [4]Buhârî, Eymân, 13; Tevhîd, 7; Müslim, Zikr, 68 Cabir radıyallahu anh’dan rivayete göre Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz: Kur’ân’dan: “Ey Habîbim de ki Allah Teâlâ Hazretleri sizin üzerinize Nuh tufanı ve Kavmi Lût’a taş yağdırdığı gibi sizin de üzerinize bir azap göndermeye kadirdir.” (En’âm suresi, 65) mealindeki ayet-i celîle nâzil olduğu zaman:
اَعُوذُ بِوَجْهِكَ “Yâ Rabb! Böyle bir azaptan zât-ı pâk-i ülûhiyyetine sığınırım!” buyurdu. “Altınızdan, âl-i Fir’avn’in boğulması ve Karun’un yere geçirilmesi gibi size azâb etmeye kadirdir” (En’âm sûresi, 65) mealindeki nazm-ı celîlin kıraetinde yine:
اَعُوذُ بِوَجْهِكَ “Yâ Rabb! Böyle bir azapdan zât-ı pâk-i ülûhiyyetine sığınırım!” buyurdu.
“Yahud fırkalar ihtilâfıyla mukatele ve muharebe zaruretlerine ve biriniz diğerinizin kılıcıyla katlolunmasına kâdirdir’ (En’âm sûresi, 65) mealindeki nazm-ı celîlin kırâetinde هٰذَا اَهْوَنُ اَوْ اَيْسَرُ “İşte bu bir dereceye kadar ehvendir, yahud biraz daha kolaydır” buyurdu.” [5]Buharî, Tefsîr, 6/2 Başka bir hadîs-i şerîfte Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Hazretleri:
“Ben Allah Teâlâ’dan ümmetimden dört şeyin kaldırılmasını istedim. Allah Teâlâ Hazretleri ikisini kaldırdı, ikisini kaldırmadı. Ümmetimi kavm-i Lût gibi semâdan taş yağdırarak ve Karun’a yaptığı gibi yere geçirmekle helak etmemesi için dua ettim. Cenâb-ı Hak bu iki duamı kabul buyurdu. Fakat fırkalar ve hizipler ihtilafıyla aralarında mukatele ve muharebe ihtilâfının ve yekdiğerinin kılıcıyle katil ve helak edilmeleri cihetinden de ref’ ve izâlesi için dua ettim, kabul buyurmadı” demişlerdir. [6]Bkz. Ali el-Müttakî, XI, 174/31101 Yani insanlar arasında ilâ yevmi’l-kıyam fırkalar ihtilafıyla veya ecnebi düşmanların tasallutuyle aralarında muharebe ve mukatele eksik olmayacak demekdir.
Allah İle İblis’in Anlaşması
“İblis yeryüzüne inince Allah’a şöyle dedi: – Ya Rabbi, beni yeryüzüne indirdin ve kovulmuş birisi yapdın. Öyle ise bana bir ev ver. Allah Teâlâ: – Hamam, dedi. – Bana bir de meclis ver, dedikde; – Çarşılar ve yol kavşakları, dedi. – Bana içecek ver, dedi. – Her sarhoşluk veren şey, dedi. – Bana müezzin ver, dedikte: – Çalgıcılar, dedi. – Kitap ver dedikte: – İnsanların vücutlarına yaptırdıkları dövmelerdir, dedi. – Bana bir söz ver, dedikde: – Yalan sözler senin sözlerindir, dedi. – Bana bir peygamber ver dedikte; – Kahinler, dedi. – Tuzak ver, dedikde: – Kadınlardır” dedi. [7]Râmûzû’l-ehâdis, s. 332
Şeytan’ın Tuzaklarından Sığınma
“İblis’in, köpeğin hortumu gibi bir hortumu vardır. Onu Ademoğlunun kalbine sokar ve durmadan şehvetleri, lezzetleri hatırlatır ve Rabbi hakkında şüpheye düşürmek gayretiyle vesvese verir. Kul:
اَعُوذُ بِاللّٰهِ السَّمِيعِ الْعَلِيمِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ. وَاَعُوذُ بِاللّٰهِ اَنْ يَحْضُرُونِ اِنَّ اللّٰهَ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمِ
deyince şeytan kalbinden hortumunu çeker.” [8]Ali el-Müttaki, I, 251/266 Süleyman bin Surad radıyallahu anh şöyle dedi: Bir gün Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında oturuyordum. İki kişi birbirine sövüp duruyordu. Bunlardan birinin yüzü öfkeden kıpkırmızı olmuş, boyun damarları şişmiş, dışarı fırlamıştı. Bunu gören Rasûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Ben bir söz biliyorum, eğer bu kişi onu söylerse, üzerindeki bu kızgınlık hâli geçer. Eğer o:
اَعُوذُ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
«İlâhi rahmetten kovulmuş şeytandan Allaha sığınırım» derse, üzerindeki hâl kaybolur.” Oradakiler Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in ona “İlâhî rahmetten kovulmuş şeytandan Allah’a sığın!” tavsiyesinde bulunduğunu ilettiler… [9]Buhârî, Bed’ü’l-halk 11, Edeb 44, 76; Müslim, Birr 109 “Şöyle de: «Ey Rabbim! Kulağımın şerrinden, gözümün şerrinden, dilimin şerrinden, kalbimin şerrinden ve menimin şerrinden sana sığınırım.” [10]Neseî, İstiâze, 4
İblis ve Askerlerinden Korunmak İçin
“Gecenin evvelinde ve gündüzün evvelinde şu dua ile duâ eden kulu Allah Teâlâ İblîs ve askerlerinden korur: “Şânı yüce, burhanı büyük, kudreti şiddetli Allah’ın adıyla. Allah ne dilerse o olur. Şeytandan Allah’a sığınırım.” [11]Ali el-Müttakî, II, 225/3862 “Belanın sizi ezmesinden, şekavetin çukuruna düşmekten, kötü kazaya uğramaktan ve düşmanların şamatasından Allah’a sığının!” [12]Buhârî, Kâder, 13
بِسْمِ اللّٰهِ ذِى الشَّانِ عَظِيمِ الْبُرْهَانِ شَدِيدِ السُّلْطَانِ مَا شَاءَ اللّٰهُ كَانَ اَعُوذُ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ
Deccal, Kabir ve Cehennem Azabından Sığınma
“Cehennemden Allah’a sığınınız. Kabir azabından Allah’a sığınınız. Mesih Deccal’in fitnesinden Allah’a sığınınız. Hayatın ve ölümün fitnesinden Allah’a sığınınız.” [13]Râmûzû’l-ehâdis, s. 255 “Allah’a sığınanların sığınma vâsıtalarının efdalini söyleyeyim mi? Felâk ve Nâs sûreleridir.” [14]Râmûzû’l-ehâdis “Şu yaptığım tavsiyeyi işitmene hiç de bir mâni’ yoktur. Sabah ve akşama çıktığında de ki: “Ey Hayy u Kayyum olan Rabbim! Rahmetine tevessül ederek bana yardım etmeni istiyorum. Benim her hâlimi ıslah eyle. Göz açıp yumuncaya kadar da olsa beni kendime (nefsime) bırakma!” [15]Hâkim, I, 730/2000
يَا حَيُّ يَا قَيُّومُ بِرَحْمَتِكَ اَسْتَغِيثُ اَصْلِحْ لِى شَأْنِى كُلَّهُ وَلَا تَكِلْنِى اِلَى نَفْسِى طَرْفَةَ عَيْنٍ
Dipnotlar
↑1 | Buhârî, Ezan, 149 |
---|---|
↑2 | Buhârî, Tefsîr, Sûre: 16 |
↑3 | Buhârî, Deavât, 39 |
↑4 | Buhârî, Eymân, 13; Tevhîd, 7; Müslim, Zikr, 68 |
↑5 | Buharî, Tefsîr, 6/2 |
↑6 | Bkz. Ali el-Müttakî, XI, 174/31101 |
↑7 | Râmûzû’l-ehâdis, s. 332 |
↑8 | Ali el-Müttaki, I, 251/266 |
↑9 | Buhârî, Bed’ü’l-halk 11, Edeb 44, 76; Müslim, Birr 109 |
↑10 | Neseî, İstiâze, 4 |
↑11 | Ali el-Müttakî, II, 225/3862 |
↑12 | Buhârî, Kâder, 13 |
↑13 | Râmûzû’l-ehâdis, s. 255 |
↑14 | Râmûzû’l-ehâdis |
↑15 | Hâkim, I, 730/2000 |
[…] sana sığınırım. Ömrün en düşük çağının zorluklarından, dünya fitnelerinden ve kabir azabından da sana […]